Önder BALIKÇI Yazdı…
Çok sevdiğim bir dostun, bir kardeşin, mesleğe yüreğini koymuş bir gazetecinin, her şeyden önemlisi de iyi bir insanın ardından yazmak inanılmaz zordur.
Yaşar Mehmet Âkif Ertan, benim için sadece bir meslektaş değil, bir kardeşti, aynı zamanda. Onunla her konuyu içtenlikle tartışır, değerlendirirdik. Çok dürüst bir kişiliğe sahipti. Bazı konularda düşünceme katılmadığını söylemeye çalışırken bile beni kırmamaya özen göstererek, çok saygılı bir şekilde, “Hocam, sakın yanlış anlama. Ben böyle düşünüyorum” derdi. Birbirimizi bir kez bile kırmadık.
Erdek sevdalısıydı. Erdek’in yapısını ve insanlarını çok iyi tanırdı.
YENİ ERDEK Gazetesi’nin sayfa düzenini hazırlarken, saatlerce uğraşır, “şişirme” sayfa yapmaz, en iyi sayfaları okurlara sunmak için adeta “kılı kırk yarardı”…Öyle ki, sayfalar için neredeyse sabaha kadar, özenle çalışırdı. Okura saygısı büyüktü. “Gazetemizi önce kendim beğenmeliyim ki, okurlarımın beğenmesini bekleyeyim” diye konuşurdu.
Bu özverili duyarlılığı ve okurlara saygısı sonucu YENİ ERDEK yalnız Erdek’te değil, ülke düzeyinde, hatta Avrupa’da çok yüksek bir okur kitlesine ulaşmıştı.
55 yaşında, meslek yaşamının en verimli çağında vefat eden Ertan kardeşim, gazetecilikte önemli bir prestij olan “Sürekli Basın Kartı” taşıyordu.
Sevgili Mehmet, benim de kendi çocuklarım gibi sevdiğim evlatları Taygun ve Tuncay’ı çok iyi yetiştirmişti. Taygun ve Tuncay, yıllardır bana bir gün olsun “sen” demediler, hep “siz” veya “hocam” diye hitap ettiler. Saygıda en küçük bir kusurları olmadı. Ben de onlara hep sevgi ve saygıyla yaklaştım. Onları da artık sevgili Mehmet’in bizlere bir emaneti olarak görüyorum ve desteğim her zaman sürecek.
Mehmet, iyi bir Fenerbahçe’liydi. Zaten oğlu Taygun’a da Fenerbahçeli eski bir futbolcunun ismini vermişti, bildiğim kadarıyla. Ancak benim Galatasaraylı olmam nedeniyle yanımda Fenerbahçe’den söz ettiğini pek anımsamıyorum. Son yıllarda da iyi bir Bandırmaspor taraftarı olmuştu. Bordo-beyazlı takımın tüm maçlarını televizyondan izliyordu.
Dostlarını, gördüğü iyilikleri hiç unutmayacak kadar vefalıydı. Ancak kendisini haksız şekilde üzen kişilere de tavrını açıkça ortaya koyardı.
Son dönemde kaldırıldığı Bandırma Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil serviste görerek, kısa bir konuşma yapmıştık, Ertan’la…Ancak hastalığı süresince hemen hemen her gün sürekli olarak oğulları Taygun ve Tuncay’dan sağlık durumu hakkında bilgi alıyordum. Bir gün oğlu Tuncay’a, hasta yatağında benim için “Hocamı özledim” demiş.
Gerçek dostlar, dostluklar hiç unutulmaz. Sevgili Mehmet’i bana her zaman “Hocam” diyen içten gülüşüyle anımsayacak ve onu çok özleyeceğim.
Işıklar içinde uyusun!