Tarih: 24.07.2019 11:03

Hangi bayram, hangi gazeteciler dayanışma günü?

Facebook Twitter Linked-in

24 Temmuz Basın Bayramı/Gazeteciler Dayanışma Günü´nün 111. yılını kutluyoruz. Tabii ki kutlamak denilirse...
24 Temmuz 1908´de, Meşrutiyet´in ilanıyla Türk basınından ilk kez sansür kaldırıldı.
24 Temmuz, uzun yıllar "Basın Bayramı" olarak kutlandı. Ancak son dönemlerde bayram olmaktan çıktı.
Bunun nedenleri irdelenecek olursa şu noktaların altını çizmek gerekir.
Son dönemlerde ülkemizdeki gazetecilik ve yayıncılık sektörü zor günlerden geçiyor. Birçok sektörde olduğu gibi basın sektöründe de yaşanan büyük ekonomik kriz nedeniyle çok sayıda yayın organı kapandı, kapanıyor. Geçtiğimiz günlerde, Balıkesir´in 52 yıllık yerel basın organı olan "Balıkesir Yeni Haber" de, makinelerini susturmak ve kapısına kilit vurmak zorunda kaldı. Basın sektöründe işsizlik oranı yüzde 30´a ulaşırken, son 10 yılda işsiz kalan gazeteci sayısı 10 bini aştı.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre gazete tirajları 2014 yılından bu yana ciddi düşüş gösteriyor.
Türkiye´de gazetelerin güç kaybına uğramasının önemli nedenlerinden biri de, ülkemizdeki basın özgürlüğünün sürekli gerilemesidir.
"Sınır Tanımayan Gazeteciler" kuruluşunun her yıl yayınladığı "Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi"ne göre Türkiye, 2018 yılı verilerine göre, 180 ülke arasında 157. sırada yer alıyor. Yine ABD merkezli düşünce kuruluşu "Freedom House"nin açıkladığı 2018 yılı, "Dünyada Özgürlükler Raporu"nda Türkiye, "kısmen özgür ülkeler" kategorisinden, "özgür olmayan ülkeler" arasına alındı.
Tabii ki medyanın özgürlüğü son derece önemli. Bu arada medyanın tarafsızlığından öte bağımsızlığı da büyük önem taşıyor. Bir yayın organı eğer bağımsızsa zaten görevini meslek ilkeleri ve ahlakı doğrultusunda yerine getirecektir.
Özgür ve bağımsız basın, demokrasilerin vazgeçilmez ön koşuludur. Çünkü demokrasilerde çok seslilik, düşünceyi açıklama özgürlüğü ve yönetimlerin halk tarafından denetlenmesi esastır. Bu ortam da ancak tam özgür iletişimle sağlanabilir. Bunun yaşama geçirildiği alan ise medyadır, iletişim ortamıdır. Yasama, yürütme ve yargıyla birlikte halk adına denetimi ise "Dördüncü Kuvvet" olarak anılan basın, günümüzün deyimiyle medya yerine getirmelidir.
Ama son dönemlerde medyanın bu denetiminden söz etme olanağı kalmamıştır. Çünkü basın özgürlüğü ortadan kalkmıştır. Cezaevleri, "düşünce suçlusu(!)" gazetecilerle doludur. Gazeteciler, yazılarını özgürce kaleme alamamaktadırlar. Gazeteciler, bu arada sansürün en ağırlarından biri olan "oto sansür"e başvurmak zorunda kalmaktadırlar.
Birçok medya kuruluşu, siyasal iktidara yaranmak için iktidarın yanında yer alırken, gazetecilik ilke ve ahlakından uzaklaşmış, gazeteciliğin ana düsturlarının başında eleştirinin geldiğini ve halkın gerçek gündemini unutmuşlardır.
24 Temmuz "Basın Bayramı ve Gazeteciler Dayanışma Günü"ymüş! Hangi dayanışmadan söz ediyorsunuz. Fırsat bulduklarında birbirinin neredeyse gözlerini oyacak olup, mesleki çıkarları bile gözetmekte bir araya gelemeyen gazeteciler mi birbirleriyle dayanışmaya girecek?
İşte böyle bir ortamda kutladığımız 24 Temmuz´da son sözümüz, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti´nin son yıllarda slogan durumuna getirdiği "GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR" mesajıdır.
Kaan BİNGÜL
Bandırma Gazeteciler Cemiyeti Başkanı




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —