CHP Balıkesir Milletvekili Namık Havutça, Can Dündar ve Erdem Gül´ün, MİT TIR´ları haberleri nedeniyle İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği´nin yargılama sürecinde verdiği tutuklama kararı usul ve kanunlara aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ´a cevaplaması için yazılı soru önergesi verdi.
Havutça verdiği soru önergesinde; Basın Kanunu, Anayasa ve AİHS hükümleri ortadayken, Erdem Gül ve Can Dündar´ın tutuklanmaları ve yargılanmaları hangi gerekçelere dayandırıldığını sordu.
Havutça´nın Başbakana ve Adalet Bakanına verdiği soru önergesinde şu ayrıntılara yer verdi.
?Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül´ün, MİT TIR´ları haberleri nedeniyle İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği´nin yargılama sürecinde verdiği tutuklama kararı usul ve kanunlara aykırılık teşkil ettiği görülmektedir. Basın Kanununu 26. Maddesinde bu hukuki durumla ilgili net ifadeler yer almaktadır.
´´Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza davalarının bir muhakeme şartı olarak, günlük süreli yayınlar yönünden dört ay, diğer basılmış eserler yönünden altı ay içinde açılması zorunludur.´´ Anayasanın 90. maddesi uyarınca AİHS ile CMK çatışıyorsa Ceza Muhakemesi Kanunu esas alınamaz. Anayasa md. 90/son bendinde Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla yasaların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır. Bu anlaşmalara göre Can Dündar ve Erdem Gül´ün tutuklama kararının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. Maddesinde yer alan Özgürlük ve Güvenlik Hakkına aykırı olduğu görülmektedir. Adalet ülkenin temelidir, bağımsızlık, tarafsızlık, doğruluk ve tutarlılık, dürüstlük, eşitlik yargının vazgeçilmezi olmalıdır.
Bu bağlamda; Mahkemenin yargılama sürecinde tutuklama kararı vermesindeki sebepler doğrultusunda sanıkların kaçma şüphesi, sabıka durumu, sanıkların toplumdaki yeri, suçun ciddiyeti vb. gibi kriterler göz önünde bulundurulur. Can Dündar ve Erdem Gül´ün, toplumdaki yeri ve saygınlı bellidir. Kaçma şüphesi ve delilleri karartma gibi bir şüphenin de yersiz olduğu kamuoyu tarafından su götürmez bir gerçektir. Özel kanun hükümlerinin olduğu bir durumda genel kanun hükümleri önceliğini yitirir. Basın Kanununu 26. Maddesinde; ?´Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza davalarının bir muhakeme şartı olarak, günlük süreli yayınlar yönünden dört ay, diğer basılmış eserler yönünden altı ay içinde açılması zorunludur.´´ hükmü yer alır. Aynı zamanda Anayasanın 90. maddesi uyarınca ise AİHS ile CMK çatışıyorsa Ceza Muhakemesi Kanunu esas alınamaz. Bu durumda her iki gazetecinin tutuklama kararının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. Maddesinde yer alan Özgürlük ve Güvenlik Hakkına aykırı olduğu da görülmektedir. Can Dündar ve Erdem Gül´ün tutuklanması hem Anayasaya hem de evrensel hukuka hem de basın kanunu aykırıdır. Başbakan tarafından da tutuklamalarla ilgili ´´tutuksuz yargılanmaları daha doğru olurdu´´ açıklamasına rağmen, Basın Kanunu, Anayasa ve AİHS hükümleri ortadayken, Erdem Gül ve Can Dündar´ın tutuklanmaları ve yargılanmaları hangi gerekçelere dayandırılmaktadır?
Haber Merkezi