SABAH Gazetesi yazarı Hıncal Uluç, çocukluk yıllarının geçtiği Manyas’a bağlı Çavuşköy’deki anılarını anlattı.
Uluç, 23 Mart 2022 tarihli, “Sen ne güzel bulursun, gezsen Anadolu’yu…” başlıklı köşe yazısının bir bölümünde şunları yazdı:
“Modern Folk Üçlüsü’nün en sevdiğim türkülerindendir bu…Doğduğum günden başlayarak, Kilis, Çaldıran, Van, Bandırma, tekrar Kilis, Antakya ve nihayet Ankara’nın eski orijinal semti Cebeci, orta okulu bitirene dek hayatım Anadolu’da geçti, iyi bilirim de ondan…
Bandırma’da, sonra Ankara’da yazları babamın köyüne, Manyas’ın Çavuşköy’üne giderdik. Babaanneme…Nasıl güzel köy hayatı yaşardık ağbimle…İlkokul birde ata binip, babamın değirmenlerinin olduğu o cennet Değirmen Boğazı’na gitmek bir çocuk için nasıl bir keyiftir…
Değirmenlerin başındaki Cemil Amca’nın bahçesinde de, o köyün her evinin bahçesinde olduğu gibi dere akar. O dereye çıplak ayak, kısa pantolonla girip, yığınla su kaplumbağası ile oynamak var ya…
Çavuşköy Değirmen Boğazı ve diğer civar köylerde yapılan Çerkes düğünlerine, düğün öncesi kına gecesi şenliklerine katılmak…Çavuşköy’ün yanından Kocaçay geçer…O Kocaçay’a yüzmeye gitmek köy çocuklarıyla…Bir gün babam, ağbim, ben gittik çaya…Girmedik, dolaşıyoruz. Bir yerde dev söğütler çaya eğilmiş. Dalların uçları suya değiyor. Nasıl serin bir gölge. “Oturalım” dedi babam. Otururken bir baktık, derenin içinde, hem de ortasına doğru bir delikanlı suyun üzerinde sırtüstü yatıyor.
Babam, “Ne yapıyorsun orda?” diye bağırdı. Delikanlı, “Burası sığ Fuat Amca” dedi. “Hem çayın burasında dipten sıcak su fışkırıyor. Bura nasıl ılık…Ben de manda gibi yatıyorum…”
Mandalar su sığırlarıdır ya…Dere kenarında otlar, suyun içinde dinlenirler. Babam, kahkahayı bastı. Sonra canı ne zaman Çay’a gitmek istese, bize seslenir oldu:
“Haydi çocuklar, manda gibi yatmaya gidelim.”
Gider, dere içi kaplıcanın üzerine yatardık.
Köyün her şeyi başka lezzet, başka keyif, köyün has Anadolu insanı başka dost, başka arkadaştı. 9 ay şehirde, buram buram köy özlemi, Anadolu insanı hasreti ile okulların tatile girmesini beklerdik. Babaanne öldü…Köy bitti. Şehirli olduk.”