Tarih: 19.03.2014 00:00
İş Dünyası, 3 Kasım 2002 öncesine dönmek istemiyor
İş Dünyasından yapılan açıklamada, ekonomiye ve kalkınma harcamayacağımız yerde, enerjimizi siyasi dengeleri kurmaya harcadığımız 1991-2002 yıllarına geri dönmek istemediği bildirildi.
İş Dünyasından yapılan açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: "Ülkemiz siyasal ve ekonomik olarak çok önemli bir dönemeçten geçmektedir. Önümüzde ki bir yıl içinde 3 seçim yapılacak olan ülkemizde, iş dünyası olarak bizlerin sorumluluğu ve yükü ağırdır. İş dünyası, işverenler ve yatırımcılar olarak, bizlerin farklı düşünceleri, fikirleri ve siyasi görüşleri olabilir, ancak bizlerin, hem topluma karşı hem de çalışanlarımıza karşı sorumluluklarımız vardır. Böylesine hassas ve kırılgan bir dönemden geçen ülkemizde, iş dünyası, odalar ve dernekler olarak, sorumluluk bilinci içinde açıklama ve davranışlarda bulunmamız, ülkemizin sosyal barışına ve ekonomik hayatına yapacağımız en önemli katkılardan biridir. İş dünyası olarak, siyasi istikrar ve ekonomik kalkınma bizler için vazgeçilmez bir unsurdur. Ekonomik politikalar iş dünyasının ve halkın beklentilerini şekillendirir. Buna göre iş dünyası ya yatırım yapmaya karar verir ya da yatırımlarını erteler. Tüketiciler de ya rahat harcamada yaparlar ya da tüketimde bulunmazlar, tasarrufa giderler. Bizim en büyük, en temel beklentimiz, ekonomik istikrarın sürmesidir. İş alemi için en kötü senaryo, belirsizliktir. Eğer biz, yarının ne olacağını bilmezsek, önümüzü göremezsek, yarına ilişkin hiçbir proje yapmayız. Elbette ekonomik istikrarla siyasi istikrar beraber olmaktadır. Siyasi istikrarın en temel unsurlarından bir tanesi, tek başına gelmiş olan güçlü bir hükümettir. Özellikle 1991-2002 yılları arasında koalisyon hükümetlerinin Türkiye`ye neler getirdiğini, bu yılların Türkiye tarihine `kayıp yıllar` olarak geçtiğini ``O yıllarda biz ekonomiye, kalkınmaya harcayacağımız tüm enerjimizi siyasi dengeleri kurmaya harcadığımız herkesin malümudur. İş adamları olarak, yatırım yapmak için, huzur, güven ve istikrar, temel beklentimizdir. Son on yılda, siyasi istikrar sonucu elde ettiğimiz ekonomik gelişme, ortaya koyulan hedeflerin gerçekleşmesi sonucu oluşan güven ortamı ve özellikle, demokratikleşme adımları sonrası daha net olarak ortaya çıkan huzur ortamı, iş dünyası olarak bizleri mutlu etmiştir. Türkiye bugün, siyasi olarak olduğu gibi, ekonomik olarak da, tarihi bir fırsatın eşiğindedir. Sanayi toplumunun aşıldığı, bilgi toplumuna ve ekonomisine geçildiği şu tarihi eşikte, dünyanın, doğusu ve güneyi, yani gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş dünyayı yakalama fırsatını ele geçirmişlerdir. Bugün, gelişmiş dünyada başlayan kriz, gelişmekte olan dünyanın büyümesi ile aşılma noktasındadır. İşte tam da bu aşamada, bulunduğumuz coğrafya, ekonomik olarak yeni bir zenginleşme fırsatının üzerindedir. Bu topraklarda, bilgiyi, teknolojiyi, enerjiyi birleştirecek ve bütün bu coğrafyayı, Türkiye`den başlayarak kalkındıracak yeni bir kalkınma paradigmasını ortaya koymalıyız ve bu hedefler doğrultusunda siyasal iktidar ve iş dünyası olarak var gücümüzle çalışmalıyız."
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —