Tarih: 31.01.2013 00:00

Konut Sahiplerinin Dikkatine..

Facebook Twitter Linked-in

Jeofizik Mühendisliği dalının riskli yapı tespit yetkisine sahip olduğu açıklandı.
Jeofizik Mühendisleri, riskli yapıların tespitinde kendilerinin de görev alabileceklerini belirtiyor.
Jeofizik Mühendisleri, kendi görev alanına giren konular hakkında şu bilgiyi verdi: "Bina, köprü, fabrika vb. mühendislik yapılarının sağlamlığı veya projeye uygun imal edildiğini, bu yapılara zarar vermeden jeofizik yöntemlerle araştırılabilir. Bu tür araştırmalara "Yapı Jeofiziği" araştırmaları denmektedir.
Yapı Jeofiziği`nin, en önemli avantajları şunlardır: Yapı Jeofiziği araştırmaları çok hızlıdır sonuç hemen verilir. İncelenen betonarme yapıdan bir örnek almaya gerek yoktur. Dolayısıyla yapıya zarar vermeden sağlamlığı incelenebilir. Deprem kuşağı üzerinde olan ülkemizde, özellikle deprem sonrası hasar gören yapıların hızlı bir şekilde incelenmesi gerekmektedir. Bunu yapabilmek içinde, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi "yapı jeofiziği çalışmaları" yapılması zorunludur. Jeofizik Mühendisleri bu çalışmaları yaptıktan sonra, İnşaat Mühendisleri ile birlikte rapor hazırlamalıdır. Sonuç olarak, 4 Ağustos 2012 tarihinde yürürlüğe giren "Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanunun uygulama yönetmeliğine" paralel olarak, İnşaat Mühendisleri ve Jeofizik Mühendisleri hasarsız yapı incelemelerinde ortak ve koordineli olarak çalışmalıdır."
Yapılaşma Jeofiziği
"Bu zamana kadar maalesef on binlerce insanımız hayatını kaybetmiştir. Gölcük`te yıkılan binaların ve Van`da yerinde incelediğimiz yıkılan binaların bir kısmı zemin sıvılaşması nedeni ile yapıda düşey oturma, dönme ve tam devrilme, bir kısmı burulma nedeni ile göçme, bir kısmı kolon ve kirişlerde etriye sıkılaştırması yapılmadığından dolayı toptan göçme, bir kısmı güçlü kiriş zayıf kolondan oluşan yapı sistemlerinde ara katların göçmesi ve bir kısmı da binadaki alt kattaki duvarların kısmen ya da tamamen kaldırılması sonucunda meydana gelen göçmeler sonucunda yıkılmıştır. Onaylı betonarme projesinde yazılı beton sınıfı malzemesinin kullanılmaması, binada taşıyıcı sistemlerin kesilmesi ve projeye aykırı olarak binaya ekstra yük eklenmesi de göçmelere ciddi oranda neden olan etkenlerdir. Tüm bu faktörler bir binanın deprem anında yıkılmasına veya hasar görmesine neden olur. Bu olay üçayaklı sac gibidir. Bu ayaklar, zemin, o zemine uygun temel ve o uygun temel üzerine kurulu binanın standartlara uygun malzeme kullanılarak yapılmasıdır. Bu üç ana unsurdan birinin eksik olması veya uygulanmaması halinde maalesef depremlerde istenmeyen can kayıpları olacaktır. Son zamanlarda gelişen teknoloji ve geliştirilen teknolojik cihazlar ile jeofizik mühendisliği, zemin araştırmalarında ciddi gelişmeler kat etmiştir. Sismik kırılma yönteminin yanında, MASW, mikrotrömor, SPAC, tomogrofi, yer radarı gibi yöntemlerde kullanılmaya başlanmıştır. Bunların yanı sıra son yıllarda zeminin üstü yapılardaki araştırmalarda gelişmektedir. Yapı Jeofiziği olarak adlandırdığımız çalışmalar ile binanın depreme karşı dayanıklılığını ve deprem performans analizini ortaya çıkarmaya yarayan çalışmalara destek doneler verebilmekteyiz. Bu tür çalışmalar için ilk olarak binanın beton kalitesi bilmelidir. Beton kalitesinin tespitinde kullanılan en önemli parametrelerden birisi basınç dayanımıdır. Basınç dayanımı, hasarlı tespit yöntemleri ve hasarsız tespit yöntemleri ile elde edilebilir. Hasarlı tespit yöntemlerini karot makinesi ile yapmak mümkündür.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —