Köy Enstitüleri'nin kuruluşunun 74. yıldönümü Bandırma'da da kutlandı. Eğitim-Sen'in organizasyonunda gerçekleşen törenler, Cumhuriyet alanındaki Atatürk anıtına çelenk konulmasıyla başladı. Burada konuşan Eğitim -Sen Bandırma Temsilcisi Mustafa Kocataş, Köy Enstitüleri kapatıldı ama enstitülüler ve onları kuranlar, Tonguç'lar, Hasan Ali Yücel'ler yüreğimizdedir ve onlar sonsuza dek anılacaklar, unutulmayacaklar dedi. Ardından, Bandırma Öğretmen Evi'nde, Köy Enstitüleri'yle ilgili fotoğraf sergisi açıldı. Eğitim-Sen Bandırma Temsilcisi Mustafa Kocataş, şunları söyledi:
Köy Enstitüleri, 17 Nisan 1940 tarihinde, 3083 sayılı yasayla, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç'un önderliğinde kurulmuştur. Köy Enstitüleri, kısa ömrü içinde çok sayıda öğretmen yetiştirmiş, bu kurumlardan yetişen çok sayıda eğitmen, yazar ve bilim insanı, toplumsal yaşamın güzelleşmesine ve ülke insanlarının özgür bireyler olarak yetişmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Köy Enstitüleri, bulunduğu çevreyi araştıran, geliştiren ve çevrenin kalkınmasını da üstlenmiş kurumlar olarak ortaya çıkmıştır. Köy Enstitüleri, kırsal yörede, toplumsal, ekonomik ve kültürel kalkınmayı sağlamak, bu alanda ilgili gerekli elamanları yetiştirmek için kurulan eğitim kurumları olmuştur. Bu dönemde köy çocukları eğitildikten sonra köylerine tarımda, işte, sanatta, zanaatta ve sağlık alanlarında, eğitmen ya da öğretmen olarak geri gönderilmişlerdir. Köy Enstitüleri hareketi belki de dünyaya örnek bir projedir. Köy Enstitüleri'ne eğitim anlamında yüklenen sorumluluk ağır ve anlamlıdır. Köy Enstitüleri'ndeki anlayış, o dönemde Eğitim, üretim içindir' sloganı olmuştur. O dönemde yaşanan tüm olanaksızlıklara ve savaş ortamına karşın enstitüler, barış ve kardeşlik içinde her birlikte ülkeyi kalkındırmak, üretmek ve paylaşarak, yaşama birlikte bakmayı hedeflemişlerdir. Köy Enstitüleri'nin en önemli özelliklerinden birisi, günümüz Türkiye'sinin bir türlü kurtulamadığı, ezberci, sınav merkezli eğitim sistemine değil, gerçek anlamda öğrenci merkezli, öğrencilerin yaparak ve yaşayarak öğrenme sürecini ilke edinen, bir eğitim-öğretim ortamı yaratmış olmasıdır. Enstitülerde kararlar yönetici-öğretici-öğrenci üçlüsünün katkı ve onayıyla alınmıştır. Bugün eğitim politikalarının 4+4+4 uygulamasında olduğu gibi AKP'nin siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda tek merkez'den ve tüm topluma yönelik bir dayatma olarak alındığı dikkate alındığında, Türkiye'de eğitim sisteminin yıllardır neden derin bir kaosun içine itildiği çok daha iyi alınmaktadır. O dönemde ülkemizin karşı karşıya bulunduğu zorlu koşullar ve uluslararası dinamiklerin ülkemiz üzerinde kurdukları psikolojik etkinin sonucu, Köy Enstitüleri soğuk savaşa kurban edilip, kısa sürede kapatılarak tarihin tozlu raflarına kaldırılmıştır. Bugün, öğretmen yetiştirmeden başlayarak eğitim sisteminin yaşadığı pek çok sorunun kaynağında Köy Enstitüleri'nin kapatılması yatmaktadır. Köy Enstitüleri'nin kapatılması, ülkemizdeki aydınlanma sürecinin durdurulması ve demokratik işleyişin sekteye uğratılması anlamına gelmiş, genel anlamda da demokrasimizin derin bir yara alması sonucunu doğurmuştur. Eğitim-Sen, Köy Enstitüleri'nin ilerici, demokrat ve aydınlanmacı geleneğine sahip çıkmayı sürdürecek, eğitim sistemini kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirmek isteyenlere karşı yürüttüğü mücadelesinden asla geri adım atmayacaktır. Önder Balıkçı