Bandırma sınırları içindeki Kuşcenneti Millî Parkı`nın ilk bekçisi olarak 1962 yılından başlamak üzere 27 yıl aralıksız görev yapan Ali Kızılay, cenneti ziyaret etti.
89 yaşındaki Kızılay, Alman kuş bilimci Curt Kosswig tarafından keşfedilen Kuşcenneti`ndeki ilk müzeyi de onun isteği üzerine, ölen kuşların içini doldurmayı öğrenerek kurduğunu belirtti.
Eski yıllarda, Kuşcenneti`nin hemen eteklerine yer alan Kuş Gölü`nün(Manyas Gölü) suyunu yöredeki tüm köylerin içme suyu olarak kullandıklarına dikkati çeken Kızılay, şunları söyledi:
"Millî Park`taki görevime, 1962 yılında dönemin Bandırma Belediye Başkanı Dr. Necmi Tolunay`ın isteği üzerine başladım. Kuşcenneti`nde yıllarca tek başıma görev yaptım. Curt Kosswig, bana çok güvenirdi. Başta kuşların Lâtince bilimsel isimleri olmak üzere ben de ondan çok şeyler öğrendim. O yıllarda Kuş Gölü`nde 18 tür küçük balık vardı. Bu balıklar, olta ile de tutulurdu. Gölün suları tertemiz ve içilebilir olduğundan köylüler, tarlalarına çalışmaya giderken yanlarına su almazlar, gölden içerlerdi. Bugün, kirlilik nedeniyle göle, ayağımızı bile sokamıyoruz."
Tek başına görev yaptığı yıllarda Kuşcenneti`nin, Bandırma Orman Bölge Şefliği`ne bağlı bulunduğuna dikkati çeken Kızılay, şu değerlendirmede bulundu:
"Görev yaptığım yıllarda, geceleri bile Kuşcenneti`nde yattım. Benden sonra buraya Orman Muhafaza Memurları atandı. Yani, asıl zorluğu ben çektim. O yıllarda, Kuşcenneti sınırları içinde ilk pelikan yuvasını da ben, dört ağacı keserek yaptım. İlk yuvada altı pelikan kalıyordu. O yıllarda çok sayıda göçmen kuş gelirdi. Ayrıca, başta ördekler olmak üzere Kuşcenneti`nin yerli kuşları da vardı."
Yaşamını hâlen, Bandırma`ya bağlı Kuşcenneti Köyü`ndeki evinde sürdürüp, Avrupa Konseyi tarafından, sulak alanların en iyi korunduğu yerlere verilen A sınıfı diploma ile ödüllü bulunan Kuşcenneti`nde ilk kirlenme belirtilerinin, Bandırma`da, Etibank`a ait bor ve asit fabrikalarının kurulmasıyla ortaya çıktığına işaret eden Kızılay, şöyle konuştu:
" O dönemde deneme çalışmalarını başlatan bu fabrikanın kirli atıklarının, bir kanalla Kuş Gölü`ne verildiğini görünce Kosswig ile birlikte çok tedirgin olduk. Kosswig, `Kuşcenneti için tehlike başladı` dedi. İşte o yıllardan bu yana Kuşcenneti ve Kuşgölü`ndeki kirlilik, her geçen gün arttı. Ne yazık ki, bu duruma politikacılar da sessiz kaldı. Hep daha çok kazanmayı düşünen fabrika patronları da, cennetin bu sahipsizliğini görünce acımasızlıklarını daha da arttırdılar. Yıllarca, hiçbir arıtmadan geçirmedikleri atıklarını göle bıraktılar. Bugün de bu durum sürüyor. Her çeşit önlemi alıp, uymayanlara yaptırım uygulaması gereken devlet de görevini yerine getirmeyince Kuşcenneti, kendini, bugünkü çevre sorunlarının kucağında buldu. Oysa, kuşların göç yolları üzerinde çok önemli bir otel niteliğinde bulunan Kuşcenneti gibi bir doğa hârikasını herkesin, gözbebeği gibi koruması gerekir."
Önder Balıkçı