Tarih: 08.05.2013 00:00

Meşrutiyeti tartışılacak bir Anayasada ısrar niye?

Facebook Twitter Linked-in

TOPLUMSAL mutabakatı sağlamayacak yeni bir Anayasa`da ısrar etmeyi anlamanın izahı olabilir mi?
Yargıtay Başkanı Sayın Ali Alkan, "Türkiye`de acilen barışın gelmesine ihtiyaç var. Yeni anayasanın mutlaka toplumsal mutabakatla gerçekleştirilmesi gerekiyor." diyor…
Siyasi tansiyonun tavan yaptığı, çözüm süreci için sırat köprüsünden geçildiği ortamda toplumsal mutabakat sağlanamayan yeni bir anayasanın Türkiye`ye getireceği hiçbir şey olamaz…  
Yargıtay Başkanı Sayın Alkan, "Yine anayasa mutlaka uluslar arası sözleşmeleri, evrensel hukuk ilkelerini kapsaması, `özgürlükçü` anayasa olması lazım" diyor.
Bu ülke insanının arzuladığı, hukuk ilkelerini kapsayan, özgürlükçü bir anayasadan kim şikayetçi olabilir ki!
       *         *         *
DAYATMA  ile kabul ettirilmek istenen bir anayasa`da ısrar niye?
Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi CHP milletvekili Rıza Türmen`in, "Bizim burada anlaştığımız maddeleri, ortaya çıkan yazılı metni sivil toplum örgütlerine, kamuya açalım. Uzlaşma olan ve olmayan maddelerle ilgili onların görüşlerini alalım. Sonra o görüşler doğrultusunda biz yeniden çalışalım ve bu çalışmayı kamuya açık biçimde sürdürelim." önerisine "AKP`nin neden sıcak bakmıyor" düşüncesini taşıyan insanların sayısını az mı sayacağız…
Ancak, Türmen`in önerdiği gibi, çalışmalar sivil topluma ve kamuya açılırsa toplumun bu formülü de kabul etmesi bir sonuç getirmeyebilir, o da bir olasılık tabi…
       *         *         *
TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek 4 partiye yaptığı yeni anayasa uyarısında, uzlaşmanın olmamasının mimarları olarak yine muhalefeti işaret ediyor…
"Güneş batmak üzere, karanlığa kalmayalım." 
Karanlığa kalınmak istenmiyorsa, dayatmacılıktan ve tehditten de vazgeçilmelidir.
Kamu yok sayılmamalıdır, tıpkı Türmen`in belirttiği gibi çalışmaların sonuçları kamuyla paylaşılmalıdır.
Sayın Çiçek, "İşi daha fazla geciktirmenin imkanı yok. Partilere ve komisyon üyelerine tarihi sorumluluk düşüyor. Bunun için bir an evvel sonuçlandırılması gerekir. Çalışıyormuş gibi gözüküp işi daha uzun süre gündemde tutamayız." 
Sayın Çiçek`in de Sayın Başbakan gibi acelesi var…
       *         *         *
BUGÜNE kadar yaptığı açıklamalarından anlıyoruz Sayın Başbakan`ın Türkiye`yi 2023`e kadar yönetmek istediğini…
Hayal ettiği 2023 yılına kadarki büyük yatırım projelerinin olduğunu da biliyoruz…
Sayın Başbakanın, `başkanlık sistemi` ve aceleye getirilmek istenen, `toplumsal mutabakat` sağlanamayan yeni bir anayasa diretmesi ise toplumu germekten başka neye yarar?
Bir anayasa dayatma ile olmaz, bir yerde mutlaka fire verecektir…
"Biz masadan kalkıyoruz, uzlaşmaya yanaşmıyorlar" demenin de siyasal bir bedeli olacaktır…
       *         *         *
BAZI siyaset akademisyenlerinin, "Sistemi değiştirmek gibi zorlu ve tehlikeli yollar yerine AK Parti`nin tüzüğünü değiştirmek gibi çok kolay bir yol var! AK Parti tüzüğündeki "üç dönem" kısıtlaması kaldırıldığında Sayın Erdoğan 2023`e kadarki üç seçimi daha kazanırsa ülkeyi yönetmeye devam eder" önerileri de bir başka seçenek….
Olabilir mi, neden olmasın!
AK Parti, başkanlık sisteminden vazgeçerse, geriye bir tek seçenek kalıyor…
"Partili Cumhurbaşkanı" formülü…
Saygıyla, sağlıkla, sevgiyle kalın…



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —