Marmara Bölgesi’nde yer alan yedi kentteki bazı alanlar, “Marmara Denizi ve Adalar Özel Koruma Bölgesi” ilan edildi. Koruma bölgesi ilan edilen alanlar, İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Tekirdağ’da yer alıyor.
Resmi Gazete’de yayımlanan cumhurbaşkanlığı kararı uyarınca, “Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi”nde, 383 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname (KHK) hükümleri uygulanacak.
İstanbul’un Adalar ilçesi (Prens Adaları), Balıkesir’in Erdek ve Marmara ilçeleri sınırlarında, tüm ölçeklerdeki var olan plan, plan kararları ve projeler konusunda KHK hükümlerine göre değerlendirme yapılacak, değerlendirme sonuçlanıncaya kadar uygulama olmayacak.
Bölgede, daha önceden onaylanan planlara ve mevzuata uygun şekilde ruhsatları alınan ve inşaatı su basman seviyesinde tamamlanan yapıların inşaatları sürecek. Noktasal veya yayılı olarak atık su deşarjları, debilerine bakılmaksızın deşarj standartları sağlanarak yapılacak.
Bölgede askeri faaliyetler Milli Savunma Bakanlığı, liman faaliyetleri Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, su ürünleri üretimine ilişkin faaliyetler de Tarım ve Orman Bakanlığı ile koordineli yürütülecek.
Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde çevrenin araştırılması, korunması ve izlenmesine ilişkin belirlenecek esaslar ile bunların yansıtıldığı planlar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca hazırlanacak ve onaylanacak.
Bölgede bu kapsamdaki faaliyetleri kontrolü ve izlenmesi ile önlem alınması Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ait olacak.
UYGULAMAYA TEPKİLER
Ancak Marmara ve Adaların, “Özel Çevre Koruma Bölgesi” ilanına da tepkiler gelmeye başladı.
Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği’ne(TMMOB) bağlı Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen, “Sınır olarak alınan yer kıyı kenar çizgileri. Bu nedenle sadece su yüzeyleri değil, Marmara Denizi’ndeki tüm adalarla birlikte kıyı kenar çizgisine kadar olan tüm alanlarda planlama yetkisi doğrudan doğruya Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na geçti” dedi. Yeni yapılan bu düzenlemelerle korunacak alanlarda yeni sorunların ve yapılaşma risklerinin ortaya çıkabileceğine dikkat çeken Köymen, yerel yönetimlerin bu konuda dışlanmaması gerektiğini belirterek, “Evrensel koruma ve hukuk kurallarını hiçe sayan bu düzenleme geri çekilmelidir” diye konuştu.
Çevre Hukukçuları Ağı Koordinatörü Fevzi Özlüer ise bu kararın, Marmara Denizi’ne kayyum atanması anlamına geldiğine işaret ederek, “Daha önce
alınan kararlarla tüm Marmara Bölgesi’nin suyuna ve ormanına el konulmuştu. Şimdi de denizine el konuluyor. Bu uygulama, yerel yönetime, demokrasiye ve ekolojiye kayyum atamaktan farksızdır” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Gürkan Akgün de karara, sosyal medya hesabından şu tepkiyi gösterdi:
“Doğal sit ve kıyı alanlar zaten Bakanlıktaydı. Şimdiye kadar olan projeler İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılıp onaylanması için meclise gönderildi. Bu kararla artık İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyesi tüm yetkisini kaybetti. Doğanın korunmasında birlikte hareket edilmesi gerekir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden yetkilerin alınması doğayı korumaya yönelik önlem değil. Marmara Denizi’nin korunması son derece hayati. Ancak Marmara Denizi’ni, Adalar kirletmiyor. İmar planları yapma yetkisi alınarak bu gidişata karşı önlem almak hiç mümkün değil. Kurumlar arası eşgüdüm, strateji planı, bütünleşik kıyı yönetimi gerekli ve bunları gerçekleştirmek için engel de yok!”
SARI’NIN TEPKİSİ
Erdek Belediyesi’nin önceki başkanı mimar Hüseyin Sarı da karara, sosyal medya hesabından şu tepkiyi gösterdi:
“İzmit Körfezi, Gemlik Körfezi ve hatta Türkiye’nin en büyük kimya ve ağır metal sanayiinin taşınmak istendiği Erdek Körfezi’ndeki organize sanayi bölgelerinde her şey serbest! Termik santraller serbest! ‘Kanal İstanbul’ serbest! Marmara adalarında, Erdek’te ev bile yapamıyorsun! MARMARA’YI KORUYACAĞIZ!”
Haber Merkezi