15 Nisan 1943’te Bursa’da doğan ve 82 yaşında yaşama veda eden usta yazarın romanları, öyküleri, çevirileri ve akademik çalışmaları yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası alanda da ses getirmişti.

Kadın hakları, bireysel özgürlükler ve toplumsal tabulara cesurca değinen eserleriyle dikkat çeken Kür, “Asılacak Kadın” adlı romanıyla bir dönem tartışmaların odağında yer almış, ancak bu eseriyle edebiyat dünyasıyla kalıcı bir yer edinmişti.

PEN: “TÜRK EDEBİYATI DEĞERLİ BİR YAZARINI KAYBETTİ”

PEN Türkiye Yazarlar Birliği, Pınar Kür’ün vefatı dolayısıyla, “Edebiyatımızın Büyük Kaybı” başlıklı şu açıklamayı yayınladı:

“Pınar Kür, sonsuzluğa göçtü, acımız büyük.

Pınar Kür, İngiltere’de, Amerika’da ve öğrenci olaylarının olduğu yıllarda Paris’te yaşadı.

Öykü ve romanlarında kadın kimliğini araştırdı, toplumsal ve bireysel baskıları, özgürlükleri sorguladı. Sesi çıkmayan kadınların dili oldu.

Yarın Yarın, Asılacak Kadın, Akışı Olmayan Sular, Küçük Oyuncu, Bir Cinayet Romanı, Sonuncu Sonbahar, Cinayet Fakültesi gibi birçok eseri sadece yazarak değil, çevirileriyle de kazandırdı.

Sait Faik ödüllü yazarın özgün dili her zaman öne çıktı. Uzun yıllar dramaturg olarak çalışması, romanlarına ve öykülerine de yansıdı.

Üniversitede hocalık yapıyor, çok sevdiği yazarı Tolstoy’u ve Anna Karenina’yı en güzel o anlatıyordu.

Doğan Hızlan, Pınar Kür için, ‘Bir yazarın yaşadıklarıyla yazdıkları arasındaki kan bağının edebiyat yapıtında yeniden yaratılışının, kurgulanışının ustalık izlerini bulursunuz, onun kitaplarında’ der.

Türk edebiyatı, büyük bir yazarını kaybetti. Eserleriyle yaşayacak.

Tüm sevenlerine, okurlarına, edebiyat dünyamıza ve ailesine sabırlar diliyoruz.”