Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Erdek Körfezi´nin önemine dikkati çekti.
Sarı, 22-27 Ağustos 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilen ?Erdek Zamanı? Festivali´nde, sualtı fotoğrafçısı ve belgesel yönetmeni Tahsin Ceylan tarafından fotoğraflanarak kitap-albüm durumuna getirilen ?Sualtından Erdek?´in, ?Erdek Körfezi ve sucul yaşam? başlıklı önsözünde, şu düşünce ve duygulara yer verdi:
?Erdek Körfezi, aslında İzmit, Gemlik ve Bandırma körfezleri ile birlikte Marmara Denizi´nin tüm özelliklerini yansıtan dört körfezden biridir. Marmara Denizi, kuzeyde yer alan az tuzlu Karadeniz ile güneybatısında bulunan Ege Denizi arasında aşinoğrafik açıdan orijinal özelliklere sahip bir denizdir. Tamamen ülkemiz sınırları içinde kalan bir iç deniz konumundadır. Marmara Denizi´ni Karadeniz ve Ege Denizi´ne bağlayan İstanbul ve Çanakkale boğazları, deniz bilimleri açısından çok değerlidir. Ekolojik açıdan birer geçiş koridoru olan bu boğazlar, Marmara Denizi çevresindeki körfezlerle birleştiğinde denizel yaşam dünyanın her yerinden farklı bir yapı arz etmektedir.
Oluşumu 12 milyon yıl öncesine kadar giden Marmara Denizi´nin bugünkü durumunu yaklaşık 10 bin yıl önce aldığını biliyoruz. Oluşumdan sonra dengeye ulaşan hidrolojik özellikler sonucunda boğazlar aracılığıyla yüzeyden az tuzlu Karadeniz suları Akdeniz´e doğru akarken, Akdeniz´in tuzlu ve sıcak suları alttan Karadeniz´e doğru akmaya devam ediyor. Marmara Denizi, bir anlamda bu iki zıt özellikteki denizin el sıkıştığı yerdir.
Marmara Denizi´nde denizel yaşam, pelajikte daha çok Karadeniz kökenli türlerden oluşurken, diplerde Akdeniz Kökenli türler baskın durumdadır. Marmara Denizi, biyolojik açıdan zengindir. Yapılan bilimsel çalışmalara göre, Marmara Denizi´nde takson düzeyinde dört yunus, bir Akdeniz foku olmak üzere beş deniz memelisi, 256 balık, 142 amphipod krustacea, 118 decapod krustacea, 100 mollusca, 203 poliket, 51 ekinoderm, 19 sünger, 3 spincula, 6 pyonogoid, 544 deniz algi ve deniz çayırı bulunmaktadır.
Erdek Körfezi, saydığımız bu tür çeşitliliğinin büyük bir bölümünü barındıran, adeta Marmara Denizi´nin küçük bir kesitidir. Güney ve doğu kıyıları yumuşak kumlu bir dip yapısı arz ederken, kuzey kıyıları yer yer dik kayalık alanlarla çevrili olup, kıyısal alanlar deniz çayırları ile kaplıdır. Körfezin batısında yer alan adaların çevresi ise biyolojik çeşitlilik açısından Marmara Denizi´nin en zengin bölgesini oluşturmaktadır.
Erdek Körfezi, biyolojik açıdan ne kadar şanslıysa insan etkisine maruz kalma açısından o kadar bahtsızdır. Çünkü körfez çevresinde, yaz aylarında kış nüfusun neredeyse on katına çıkan nüfus yoğunluğunun asıl ilgisi denizedir. Yoğun nüfusun evsel atıklarına ek olarak körfez çevresinde kurulu bulunan endüstriyel tesisler de atıklarını ya doğrudan, ya da çok az arıtarak denize salmaktadırlar. Marmara Denizi´nde trolle balık avcılığı yasak olmasına rağmen, bir çeşit trol ağı olan algarna avcılığı serbesttir. Aslında pelajik türleri avlamada kullanılan gırgır ağları ise oldukça derin yapılarıyla adeta trol gibi deniz tabanını süpürür durumdadır.
Tüm bu olumsuz koşullara rağmen Erdek Körfezi´nde sualtı yaşamı dirençli bir şekilde çeşitliliğini korumaktadır. Ülkemizin en büyük pina popülasyonu Erdek
Körfezi´nde bulunmaktadır. Hemen kent merkezinin 200 metre açığında istakozdan, iskorpite, mürene, lüferden, sinarit ve eşkinaya kadar farklı türleri görmek mümkündür. Kent merkezinde kıyıdan yapılacak bir dalışta yaklaşık 30 tür denizel canlıyı görmek sıradan bir iştir.
Erdek Körfezi, İstanbul ve Bursa başta olmak üzere yoğun kentsel nüfus alanlarına yakınlığıyla sualtı turizmi açısından çok büyük bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyeli harekete geçirmek için sualtı turizmine yönelik altyapının güçlendirilmesi, su sporlarının çeşitlendirilmesi ve sualtı yaşamının güçlü bir şekilde tanıtılması gerekmektedir. İnsanoğlu olarak ne yazık ki görmediklerimizin hayatımıza katkılarını ve değerini anlamakta çok mahir değiliz. Bu yüzden Erdek Körfezi´nin sualtı yaşamından örnekler sunan bu çalışmanın, görmediğimiz sualtı dünyasının yaşamımıza katkılarını anlamaya, anlatmaya ve tanıtmaya ciddi katkılar sunacağını ümit ediyorum.
Bir yıllık emeğin ürünü olan bu çalışma ile Erdek Körfezi´nin sualtı yaşamı, görünür kılınmaya çalışıldı. Ancak yüzlerce türü bir kitap altında hem de görsel olarak toplamanın güçlüğü dikkate alınırsa, bu eserde belli türlere odaklanmanın bir zorunluluk olduğu anlaşılabilir.
Bu kitabın Erdek Körfezi sualtını anlama, koruma, genç kuşaklara sualtı ve deniz yaşamı sevgisini aktarmada yararlı olmasını dilerken, Orhan Veli´nin aşağıdaki dizeleriyle hepinizi Erdek´e, denize, özgürlüğe, hürriyete çağırıyorum.
?Heeey!
Ne duruyorsun be, at kendini denize
Geride bekleyenin varmış, aldırma,
Görmüyor musun, her yanda hürriyet,
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol,
Git gidebildiğin yere??
Haber : Önder Balıkçı