Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi ve Erdek Körfezi’nde 22 metre derinlikte yaptığı dalışların ardından, “Müsilaj çamuru geçen yılın aynı miktarında, deniz dibinde varlığını koruyor” dedi.
Müsilajın, bir yorgan gibi denizin dibini örttüğünü belirten Sarı, şunları söyledi:
“Bu müsilaj çamuru, deniz dibindeki organizmaların yaşam alanlarına zarar veriyor. Müsilaj, geçen yıl büyük bir felaket olarak karşımıza çıkmış, Marmara Denizi’nin yüzeyini köpüklerle kaplamıştı.
Yüzeyde köpüklü durumunu görmediğimizde müsilajın bittiğini sandık. Oysa müsilaj bitmedi ve bitmeyecek. Zamanı belli değil ama şu kesin ki, etkilerini önümüzdeki yıllarda yine göreceğiz.”
EKOSİSTEMLE PAZARLIK OLMAZ
Müsilajı bir buçuk yıldır takip ettiğini, bu konuda bir de kitap yazdığını vurgulayan Sarı, şu değerlendirmede bulundu:
“Ekosistem ile pazarlık olmaz. Geçen yıl, Ekim ayında gittiğim noktada bir kez daha daldım. Denizin dibindeki çamurun büyük bir bölümünün, hâlâ deniz dibinde etkisini sürdürdüğünü üzülerek gördüm. Geçen yıl ve bu yılki görüntüyü yan yana koyduğumuzda, biri geçen yıl Ekim ayının sonlarında, diğeri de bu yıl aynı tarihlerde çekildi. İki görüntünün birbirinden farkı yok. Müsilaj, bir yorgan gibi denizin dibini örttü. Bu müsilaj çamuru, deniz dibindeki organizmalara ve canlıların yaşam alanlarına zarar verdi ve vermeyi sürdürüyor. Çamur, müsilajın yeniden oluşma olasılığını artırıyor.”
CANLILARIN KOMPO-ZİSYONLARI DEĞİŞTİ
Dipteki müsilaj çamuru sürdükçe deniz dibinde yaşayan canlıların kompozisyonlarında farklılıklar görülmeye başladığına dikkati çeken Sarı, şunları aktardı:
“Bu farklılıklara paralel şekilde tüplü kurtların miktarı arttı. Yumuşak çamurda yaşamayı seven organizmaların miktarı artarken, dil, kalkan gibi balıkların deniz dibindeki yaşam alanları daraldı. 15 metreden daha derin çukurlarda çamurun etkisi sürüyor. Daha derinlere doğru gittiğimizde bu çamurun miktarının artacağı da kesin. Çünkü kıyıdan daha derinlere doğru taşınma söz konusu.”
DENİZLE İLİŞKİMİZİ DÜZELTMELİYİZ
Bu olumsuz ortam ve koşulların, denizle ilişkimizi düzeltmemiz gerektiğini ortaya koyduğuna işaret eden Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Bu gerçeklerin ışığında, Marmara Denizi eylem planını ‘amasız’ ve ‘fakatsız’ uygulamak zorundayız. Marmara Denizi’nde müsilajı unutarak atacağımız her çeşit adım, arıtma tesisleri, balıkçılık yönetimi, taşımacılık gibi, bunların hepsi yanlış olur. Müsilaj gerçeğini hiç unutmamalıyız. Çünkü müsilaj, organik bir yapı taşıdığından parçalandıkça denizdeki azotun ve fosforun tekrar artışına neden oluyor. Her çeşit evsel ve sanayi atıklarını hâlâ denize gönderdiğimiz için, ilave olarak dipteki müsilaj çamurundan kaynaklanan inorganik elementler yeniden deniz ortamına karışıyor. Böylece de müsilajın olma olasılığını artırıyor” diye konuştu.
Haber Merkezi