Ramazan'da cinayetler çoğaldı

Ramazan

Ramazan ayını geride bıraktık. Perşembe ve Cuma gününü de dahil edenler için dokuz günlük uzun bir bayram tatilini yaşadık.

Ramazan ayını geride bıraktık. Perşembe ve Cuma gününü de dahil edenler için dokuz günlük uzun bir bayram tatilini yaşadık. Milyonlarca insan gidiş ve dönüşler için yollardaydı. Kimisi köyüne, kimisi yazlığına, kimisi de tatil yörelerine akın etti. Klasik bayram görüntüleri yaşandı her yerde… Maalesef üzücü kazalar da meydana geldi. Büyük kentler adeta boşaldı, bir anlamda da kalanlar için rahatladı yaşam. Ege ve Akdeniz kıyıları ise serinlemek için deniz kenarlarına akın eden insanlarla hınca hınç dolu…
Ramazan ayını geride bırakırken UMUT Vakfı olarak da, ateşli silahlar ve suç açısından ayın istatistiki değerlendirmesini yaptık. Resmi olmayan ve basın yayın organlarına yansıyan olaylardan derlediğimiz bu sonuçlara göre, Ramazan ayının başladığı 28 Haziran’dan itibaren oruç tutulan 30 günde meydana gelen 176 silahlı olayda 179 kişi öldü, bir kısmı ağır 161 kişi de yaralandı. Bu süreç içerisinde hava sıcaklıkları gibi kadın cinayetleri de tavan yaptı. 30 günde yaşanan kadın cinayetlerinde bazıları hunharca başı ezilerek olmak üzere 42 kişi öldü, Batman, Adana, Diyarbakır, Gaziantep ve İstanbul (Üsküdar’da, uzun süredir eşiyle sorun yaşadığı belirtilen 19 yaşındaki genç bir kadın kocasına kızıp Boğaz’a atladı ve öldü. Çantasından bir intihar mektubu çıktığı belirtildi) gibi bazı illerde 9 kadın intihar etti, işlenen cinayetlerde 20 kişi de yaralandı.
Maalesef kadınlar boşansalar da, ayrılsalar da erkeklerin şiddetinden kurtulamadığı gibi uyguladığı tüm şiddete rağmen barışma konusunda ısrarcı olan kızgın damat dehşetleri yaşanıyor ülkemizde… Kızgın damatlar, eşinin sığındığı aile evlerini basıp, kayınpeder, kayınvalide, baldız ya da kayınbiraderlerini de katlediyor. Pek çok olay çocukların gözlerinin önünde meydana geliyor, hatta çocuklar yaralanıyor, ölüyor bu hesaplaşmalar sırasında, insanlar gereksiz denecek kadar basit tartışmalarda birbirlerine uyguladıkları şiddette ise sınır tanımıyor…
Örneğin, İstanbul Kağıthane’de 29 Haziran günü yaşanan ve gazetelere de konu olan karı-koca kavgasının, üstüne üstlük de misafirlikte yaşanan kavganın kurbanı 1 yaşındaki M.A. oldu. Kızgın kocanın, tartışırken karısına salladığı bıçak 1 yaşındaki bebeklerinin karnına saplandı. Bağırsakları parçalanan bebek yoğun bakım servisine alınırken anne-baba da gözaltına alındı…
Aksaray’da ise eşler arasında yaşanan anlaşmazlık yüzünden 30 yaşındaki M.A. adlı koca, 1.5 yaşındaki kızını alarak evi terk etmek istedi. Hamile eşi ona engel olmak isteyince otomobili öfkeyle üstüne sürdü ve genç kadının ayaklarını ezerek kaçtı (26 Temmuz)… Aynı gün Denizli Buldan’da bir damat dehşeti yaşandı. Aldattığı için evi terk eden eşinin babasının evini basan ve barışmak isteyen 47 yaşındaki T.Y., 15 ve 17 yaşlarındaki iki oğlunun gözleri önünde eşiAylin Yayla’yı (37) tabancayla öldürdü, kayınvalidesi Türkan Conker (55) ile kayınbiraderi Nail Conker’i (26) yaraladı. Daha önce koruma talebinde bulunan Aylin Yayla’nın süre dolduktan sonra , korunduğu süreçte eşi rahatsız etmediği için yeniden koruma talebinde bulunmadığı öğrenildi.
Görüldüğü gibi yaşanan kadın cinayetleri her ay daha da artarken yaklaşık 2 yıl önce çıkarılan kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik kanun da kağıt üzerinde kalıyor. Kadına şiddet ve kadın cinayetleri konusundaki sicilimiz, AB ve OECD ülkeleri ile kıyaslanamayacak kadar kötü olmayı sürdürüyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, AKP hükümetinin kanunun gereklerinin etkin biçimde uygulanması için kılını kıpırdatmadığını ve kadınların çantalarında devlete verdikleri koruma dilekçeleri ile öldürüldüğünü vurguluyor. Tanrıkulu, “Hükümetin bu büyük trajedi karşısında büyük bir pişkinlikle kafasını kuma gömmeyi sürdürmesi, hepimiz adına düşündürücüdür. Gerekli tedbirlerin alınmasının önündeki en önemli engel ne yazık ki ülkeyi yönetmekte olan AKP zihniyetinin kadına bakış açısıdır. Başbakan, kadın cinayetleri karşısında etkin bir tutum almaktan kaçınmakta ve bu yakıcı sorun karşısında ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinde oyalamaları, geçiştirmeleri sürdürmektedir” diyor…
Üç günlük bayram boyunca ise meydana gelen silahlı olaylarda 14 kişi öldü, 31 kişi çeşitli yerlerinden yaralandı…
Evet, 21. yüzyılı yaşarken sadece kadın cinayetleri için değil tüm cinayetlerin önüne geçebilmek için zihniyetler değişmeli elbette ki… Ama bu zihniyet değişikliğinin modern ve akılcı bir toplum olmaya doğru değişmesi için devleti yönetenlere çok iş düşüyor…