1944 yılında, Sahil Yenice´de doğan, 1973-1975 yılları arasında, köyde muhtarlık yapan, ceviz fidanı ile ilgili olarak, 1982 yılında, Yalova´da, Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü´nde üç yıl eğitim gören Can, bu enstitünün öğretim üyesi Prof. Dr. Gültekin Çelebioğlu´nun desteklerini unutamıyor ve onu rahmetle anıyor. Ceviz fidanının aşısının tutma aşamasında çok zor bir dönem geçirdiğini vurgulayan Can, şunları söyledi:
?1982´li yıllarda, köyümüzde diktiğimiz fidanların aşılarının % 10´u bile tutmuyordu. 1985 yılında, maddi varlığımı hemen hemen tüketmiştim. Ceviz fidanı işini bırakmak üzereydim. Durumu, Gültekin Çelebioğlu hocama anlattığımda, ?Sen de mi beni yalnız bırakacaksın? Bu fidan işi doğmadan ölecek mi?´ yanıtını aldım. Artık bu işi bırakmak üzereydim. Ceviz fidanlarının bulunduğu arazime geldiğimde, eşeklerin girdiği arazide, ceviz fidanlarının üst yapraklarının, eşeklerin yularlarına takılarak koparak, ?Kaluj kaynaması´ olduğunu gördüm. Bu olay bana, aşının nasıl yapılacağı konusunda yol gösterdi. Böylece aşının nasıl tutacağını öğrendim.?
1985´li yıllarda, 300 fidanla bir daire satın alınabildiğine dikkati çeken Mustafa Can, şöyle konuştu:
?17-18 yıl, yerli fidan ürettik. Yerli çeşitler, 10 yaşında, 30-40 kilo verim sağlıyor. Daha sonra ABD´nin Chandler ırkı ceviz fidanı üretimine geçtik. Bu ırk, 5 yaşında, 50 kilo üretim veriyor. Topraklarının % 80´i ceviz fidanı üretimine elverişli bulunan ülkemiz, bu üretimde hâlen ABD ve Çin´in ardından üçüncü sıraya yükseldi.?
Bu işe giriştiğinde, köye kendisine ?deli? gözüyle bakıldığına işaret eden Can, ?Şu anda, Sahil Yenice´deki yıllık ceviz fidanı üretimi 4-5 milyonu buluyor. Bunun 1 milyonunu, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan, İtalya gibi ülkelere satıyoruz? dedi.
Haber Önder Balıkçı