Sarı’dan Bandırma ve Erdek körfezleri müsilaj değerlendirmesi

Sarı’dan Bandırma ve Erdek körfezleri müsilaj değerlendirmesi

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Bandırma ve Erdek körfezlerinde, müsilajın son durumu hakkında bilgi verdi. Sarı, şu açıklamayı yaptı:

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Bandırma ve Erdek körfezlerinde, müsilajın son durumu hakkında bilgi verdi. Sarı, şu açıklamayı yaptı:
“17 Ağustos 2021 tarihi itibariyle müsilaj (deniz salyası) su kolonunda görünmez duruma geldi. Bildiğiniz gibi, geçen yılın kasım ayından itibaren yüzeyle 30 metre derinlik arasında; şeritler halinde, tüller halinde, büyük parçacıklar halinde müsilaj vardı. Benim dalışlarımda ve Marmara’da yapılan dalışlarda, ekibimizin dalışlarında verilen bilgilerin hepsi, 17 Ağustos 2021 tarihinde suda müsilaj kalmadığını, yüzeyin temizlendiğini ortaya koyuyor. Ama müsilaj dipte gitmedi, bitmedi. Ne oldu? Su kolonundaki büyük parçacıklar halindeki müsilajların bazıları dibe çöktü. Bunlar az akıntılı bölgelerde dirildiler yığıldılar. Dipte parçalanma devam ediyor.”
Son olarak 4 Eylül 2021 tarihinde bir dalış yaptığını bildiren Mustafa Sarı şunları aktardı:
“Bu tarihte yaptığım dalışta, dipte yaklaşık 10 santim kalınlığında, tabaka halinde birikmiş müsilaj gözlemledim ve parçalanmanın devam ettiğini gördüm. Yani dibin görünür yüzeyi sütlü kahve tonunda, ama elinize alıp kaldırdığınızda, simsiyah, parçalanmış müsilaj kümeleri ortaya çıkıyor. Bu beklediğimiz bir şey, iyi bir şey, olması gereken bir şey. Ama müsilaj öyle bir çevre sorunu ki, çevresel felaket ki, yüzeyde bulunduğunda da sorun, su kolonunda bulunduğunda da sorun, dipte bulunduğunda da sorun, parçalanırken de sorun. Parçalanırken ne oluyor? Suyun, içindeki çözülmüş oksijeni kullanıyor. Diplerdeki oksijeni tüketiyor.
Organik yapıdaki müsilaj parçalanırken, elementlerin geri beslenmeye neden olarak azot gibi besin elementlerini tekrar suya salmış oluyor. Bir dönem için azotu, fosfat yükünü artırmış oluyor. Müsilaj da aslında bir sonuç, neden değil! Nedenleri ise ortadan kalkmadı. Sonuçların ortadan kalkması için bir gerekçemiz yok. O yüzden kasım ayı itibariyle yeniden müsilaj oluşumunun başlaması çok büyük olasılık gibi görünüyor. Hiç gevşetmeden, 22 maddeden oluşan, ‘Marmara Denizi Koruma Eylem Planı’nı etkin şekilde uygulamalıyız.8 Haziranda, hangi heyecan ve kaygıyla hiç farklı farklı gözetmeksizin, 7 ilin bütün belediyeleri, kamu kurumları nasıl deniz
yüzeyindeki müsilajı toplamak için harekete geçtiyse, 8 Haziranda nasıl Çevre Bakanlığı bütün Türkiye’den denetçileri, sanayi kuruluşlarını denetlemek üzere bu yedi İlde görevlendirdiyse, şimdi müsilajı görmüyoruz diye gevşemeyelim, aynı ciddiyetle yeniden Koruma Eylem Planı’nı uygulamaya geri dönmemiz gerekir. Aksi takdirde önümüzdeki yıl müsilaj oluşma olasılığı çok yüksek.”
BALIKLAR KONUSUNDA DEVLETİN AÇIKLAMALARINA UYALIM
“Şimdi Marmara’dan avlanan balık yenir mi yenmez mi konusuna odaklandık. İnsanların sağlıklarıyla ilgili kaygılarına saygı duyuyorum ama sorunumuz insanların kaygısını artıran sorumsuz açıklamalar yapanlarla ilgili. Sabahleyin erken uyanan, yer bilimci, gök bilimci, cildiyeci, asabiyeci herkes müsilaj uzmanı, herkes su ürünleri uzmanı kesiliverdi. Herkes balıkla, balıkçılıkla, müsilajla ilgili açıklamalar yapıyor. Bunu doğru bulmuyorum. Vatandaşlar sadece resmi kurumların yaptığı açıklamalara itibar etsinler. Bakın, Marmara Denizi’nin çevresi yaklaşık bin kilometre. Bu bin kilometrelik kıyı şeridinin her tarafından karaya balık çıkarılıyor. 11 bin 350 kilometre karelik yüzey alanda ben tek başıma Mustafa Sarı olarak bir araştırma yapacak olsam, bir seferde bütün noktalardan birer örnek alabilirim. Bu yeterli değil. Halbuki devletin kurumlarının yerel teşkilatı var. Her ilde, her ilçede Tarım Bakanlığı var, Çevre Bakanlığı var, Sağlık Bakanlığı var. Tarım Bakanlığı’nın altında Balıkçılık Su Ürünleri Genel Müdürlüğü var. Gıda Kontrolü Genel Müdürlüğü var. Sağlık Bakanlığı’nın ilgili birimleri var. Çevre Sağlığı var, Çevre Bakanlığı var. Bunlar sürekli analizler yapıyorlar. Balık yenilmesi sakıncalı olsa, sürekli analizler acaba bunu saklayabilirler mi? Böyle bir şey mümkün mü? Kim, kimin canını tehlikeye atar? Böyle bir şey olamaz. Onun için, vatandaşlarımız bu yetkili
kurumlardan bir açıklama gelmediği sürece, normal şartlarda balık tüketirken nelere dikkat ediyorlarsa, bunlara dikkat ederek balık tüketebilirler. Ama tekrar tekrar altını çiziyorum. Mustafa Sarı olarak ‘balık tüketin, hiçbir sakınca yok’ demiyorum. Ben dahil uzmanlığı kendinden menkul herhangi bir profesör, ‘balığı tüketin ya da tüketmeyin’ dese bunun bir değeri yok. Devletin resmi kurumlarının yapacağı açıklamaları dikkate alsınlar, onları takip etsinler. Bu konuda uzman olmayan kişilerin yaptığı açıklamalara itibar etmesinler.”
MARMARA DENİZİ’Nİ KORUMA PLANI EKSİKSİZ UYGULANMALI
22 maddeden oluşan “Marmara Denizi’ni Koruma Eylem Planı”nın eksiksiz uygulanması gerektiğine işaret eden Sarı, şu değerlendirmede bulundu:
“Bu planın üç maddesi de balıkçılıkla ilgili. Bunlardan biri, denizdeki hayalet ağların toplanmasıdır. Yine planda, ‘Ekosistem Esaslı Balıkçılık Yönetimine Geçilmesi’ de yer alıyordu. Ancak bu konuda ciddi bir çalışma yapılmadı. Yine Marmara Denizi’nde balık avlama sezonu 1 Eylül’de başlatıldı. ‘Marmara Denizi’ni Koruma Eylem Planı eksiksiz uygulanmak zorundayız.”
Sarı, geçtiğimiz günlerde, TBMM Müsilaj Araştırma Komisyonu’na, Ankara’da bilgiler verdiğini sözlerine ekledi.
Haber : Önder Balıkçı