Susurluk`ta, 3 Kasım 1996`da meydana gelen bir trafik kazası, yasa dışı polis-mafya-aşiret ilişkilerinin ortaya çıkmasına neden oldu. Türkiye, bu skandalla sarsıldı.
Geride bıraktığımız 1 Eylül 2013 Dünya Barış Günü`nde, Susurluk Belediye Başkanı Tahsin Bozoğlu, temmuz ayından bu yana yürüttükleri "silâhtan oyuncak olmaz" kampanyasında toplanan yüzlerce oyuncak silâhı, kent meydanında silindirle ezdirerek, yok etti. Belediyenin topladığı oyuncak silâhların yerine çocuklara kitap, oyuncak araba ve bebek armağan edildi. Bozoğlu, yaptığı açıklamada, "Çocuklarımızın daha küçük yaşlarda silâha sevgiyle bakmamaları ve silâha alışmamaları için bu kampanyayı düzenledik. Silâhtan oyuncak olmaz. Başlattığımız, `Getir silâhını, al oyuncağını` kampanyasına çocukların ilgisinden çok memnunuz. Bir kentin çocukları mutlu ise o kent de o kadar mutlu ve huzurludur" açıklamasını yaptı.
Susurluk`un CHP`li Belediye Başkanı Bozoğlu`nu kutluyoruz.
Bireysel silahlanmanın ulaştığı korkunç boyutları, bunu önlemek için yıllardır mücadele veren Umut Vakfı`nın zaman zaman kamuoyu ile paylaştığı rakamlar ortaya koyuyor.
Shakespeare, "Savaş, cehennemin oğludur", Cicero ise "En kötü barış, en haklı savaştan iyidir" diyor. Savaşsız, barış içindeki bir dünya en büyük özlemimiz.
Bu arada, Susurluk`a dönelim, yeniden. Bozoğlu`nun yerel yönetimindeki ilçede yaşayan çocuklar, simit ve poğaçayı 30 kuruştan alıyorlar. Sinema ve tiyatro ise tüm çocuklara ücretsiz. Birçok kentin tersine, ilçedeki yeşil alanlara vatandaşların girmesi serbest. Başkan Bozoğlu, kendisinden önceki dönemden kalma, "çimlere basmak yasaktır" tabelalarını kaldırtmış durumda. Her fırsatta, vatandaşların yeşil alanlara girebileceklerini dile getirirken, "Çimler bozulsa bile yeniden yapmak bizim işimiz" diyor. Öyle klâsik bir belediye başkanı da değil Bozoğlu. Kravat takmıyor, kendisininki dahil belediyenin tüm kapılarını kaldırarak, vatandaşı, memurlarla buluşturuyor ve "kapalı kapılar arkasında karanlık işler" düşüncesini yıkıyor. Cep telefonu kullanmıyor. 4,5 yıldır sürekli halkın arasında ve çok seviliyor. Belediyenin hiçbir hizmetinde özelleştirme yok. Hepsini memur ve işçiler gerçekleştiriyor. Belediyeyi, özel güvenlik şirketi korumuyor. Çünkü Bozoğlu, "Belediye, kimden, neden korunsun?" diye düşünüyor.
1996 yılında, "Susurluk skandalı" olayıyla hiç de hak etmediği biçimde ismi olumsuz bir şekilde ülke ve dünya gündemine gelen ayranıyla ünlü ilçe, şimdi ise başta "silâha, savaşa hayır!" olmak üzere herkesi sevgiye, mutluluğa, barışa çağırıyor. Dünyanın, barışa gereksinimi var. Çünkü savaş, bir yıkımdır. Türkiye`nin ise yolu, Atatürk`ün dediği gibi "Yurtta barış, dünyada barış" olmalıdır. Bu sese kulak verelim!
Bugünkü dizelerimiz, Pablo Neruda`dan:
"Güvercinin barışı mıdır barış?
Leopar mı sürdürür savaşı?
Niçin öğretir öğretmen
Ölümün coğrafyasını?
Okula geç gelen kırlangıçlara
Ne olur acaba?
Doğru mudur, gökyüzü boyunca
Berrak mektuplar taşıdıkları?"