CHP Balıkesir Milletvekili Nedret Akova, Soma'da yaşanan maden ocağı faciası sonrası tespit ettiği sorunlarla ilgili konuları soru önergeleriyle TBMM gündemine taşıdı.
Akova, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını istemiyle verdiği soru önergesinde şu hususlara değindi:
Maden ocakların işletilmesi ile ilgili güvenlik eksikliklerden birisi olarak ilgili yönetmeliklerde kaçış-yaşam odaları olarak isimlendirilen, olası maden ocağı kazalarında işçilerin sığınıp, kurtarılana kadar ortalama 30 gün yaşayabilecekleri güvenlik odalarının zorunlu olmaması dile getirilmektedir. Dünyada Pakistan, Afganistan gibi ülkelerde yönetmeliklerde bulunmayan odaların, Ülkemizde de yönetmeliklerle zorunlu hale getirilmemesinin iş ve işçi güvenliği açısından önemli bir eksiklik olarak belirtilmektedir. Bilindiği üzere 2010 yılında Şili'de bakır madeni ocağında meydana gelen kazada mahsur kalan 33 madenci, kaçış-yaşam odaları sayesinde 69 gün sonra kurtarılmışlardır.
Akova, bu bağlamda şu soruların yanıtlanmasını talep etti: Türkiye'nin maden ocağı kazalarında kullanılan kaçış-yaşam odalarının zorunlu olmadığı üç ülkeden biri olduğu doğru mudur? Türkiye'de kaç adet maden ocağında kaçış-yaşam odası bulunmaktadır? Eğer kaçış-yaşam odası bulunuyorsa, bu odaların adeti ne kadardır ve kaç kişiyi kurtarma kapasitesine sahiptir? Maden ocaklarında kaçış-yaşam odası bulundurulması iş ve işçi güvenliği açısından ne zaman zorunluluk haline getirilecektir? Zorunluluk haline getirilmemesinin nedenleri nelerdir? Kaçış-yaşam odalarının zorunlu olmamasının sebebi, odalarının maliyeti ile, işçilerin yaşamları' ile ilgili maliyet analizinin yapılması mıdır?
Akova, Bakan Çelik'e de önerge sundu
Akova, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından da yazılı olarak cevaplandırılmasını istemiyle soru önergesi verdi.
Akova, önergesinde şu konulara değindi:
Madencilikte iş sağlığı ve güvenliği sonuçlarını düzeltmek için önemli bir çerçeve sağlayan, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün 1995 tarihli 176 No'lu Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi'ni bugüne kadar 28 ülkenin onaylamasına rağmen, henüz Türkiye bu sözleşmeyi onaylamamıştır. Sözleşme, maden işletmesi sahiplerine ve hükümetlere önemli sorumluluklar getirdiği bilinmektedir.
Akova, bu bağlamda aşağıdaki soruların yanıtlanmasını talep etti: Türkiye'nin 176 numaralı sözleşmeyi onaylaması bu sektördeki iş sağlığı ve güvenliği sorunlarını daha odaklı şekilde ele almasını sağlamayacak mıdır? Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi'nin onaylanması için hükümet adına herhangi bir çalışma yapılmış mıdır? Yapılmadıysa, ne zaman yapılması düşünülmektedir? Bakanlığınızın bu sözleşmenin onaylanması için herhangi bir çalışması bulunmuş mudur? 176 numaralı sözleşme onaylansaydı, yaşanan vahim maden kazaları ve can kayıplarında ciddi bir oranda azalma gerçekleşmeyecek miydi? Bu sözleşmeyi onaylayan gelişmekte olan ülkelerde maden kazalarında ne oranda azalma olmuştur?