Ticaret Odası Başkanı Sarı, Şura´da konuştu

Ticaret Odası Başkanı Sarı, Şura´da konuştu

?Erdek Körfezi Tehdit Altındadır?

Erdek Ticaret Odası Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Turizm Kurulu Başkanı Mimar Özlem Sarı, TOBB´nin, Ankara´da yapılan 9. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası´na katıldı. Sarı, Balıkesir ilindeki 14 Odayı temsilen katıldığı toplantıda bir de konuşma yaptı.
Sarı, Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu´nun da hazır bulunup 365 Oda/Borsa temsilcilerinin katıldığı Şura´da, Balıkesir ili sözcüsü olarak ilimiz ve ilçemizin sorunlarını bir konuşmayla dile getirdi.
Sarı, konuşmasında şu düşüncelere yer verdi: 

İlimiz 1 sanayi, 4 borsa ve 9 ticaret olarak 14 oda ile temsil edilmektedir.
Güney Marmara ve körfez bölgesi olarak sahip olduğumuz tarihi doku, eşsiz flora, yer altı zenginlikleri ve zengin oksijen deposu olma özellikleri ile Balıkesir Türkiye´nin turizm, sanayi, tarım ve hayvancılık olarak en zengin illerindendir.
Bölgedeki her dört sektörde odalarımızca tespit edilen sorunlar ve çözün önerileri olarak;
Turizm olarak tarihi yapıların yenilenme ve kazı çalışmaları ile hayata dönmesi turizm sektöründe şimdiye kadar yaptığı bireysel turizmin her geçen gün önem kazanması ile birlikte yeni bir turizm hareketi başlatarak mevcut sezonun uzaması ile kalmayıp ülkemiz adına artan kazanç büyüyerek alınan pay artacak ve bu konu ile ilgili olarak gerek yerelde kalkınma ajansları, KOSGEB ve iş bulma kurumları sektöre destek verse de, devlette de kalkınma bakanlığı, hibe fonları kapsamı genişletilerek bölgeye özel hale gelmelidir. Bu konu esasında bütün Türkiye için geçerlidir.
Bunun yanında bölgemizde her ne kadar birbirleri ile yan yana olmayacak şekilde faaliyetlerini gösteren ve ekonomimiz adına büyük katma değer sağlayan her dört sektör de yani turizm, sanayi, tarım ve hayvancılık kendi içinde birçok sıkıntılar içermektedir.
Sanayi olarak yüksek enerji maliyetleri, OSB´lerde ki yönetimlerin keyfi uygulamaları sanayicinin rekabet gücünü olumsuz yönde etkilediği gibi yatırım olanaklarını da azaltmaktadır. Mevcut sanayi bölgelerindeki sitelerin doluluk oranı bunların en büyük kanıtıdır. Bunun yanında 2007 yılında Marmara güneyi ve adalar turizm gelişim bölgesi ilan edilmesine rağmen çevre ve şehircilik bakanlığınca 2015 yılında güney Marmara da yer alan ve Erdek körfezine bakan bölüm yapılan plan da ne yazık ki Türkiye?nin en büyük kimyasal sanayi bölgesi 10 milyon m2 olarak onaylanmıştır. Bu bölgenin yaşam kalitesi ve turizm sektörlerini riske atmayacak şekilde geliştirilerek sanayinin verimli tarım alanları ve meralar dışında yapılarak ulaşım entegrasyonunun sağlanması gerekmektedir. Marmara Bölgesi, Marmara Denizi ve Akdeniz deki bütün canlıların yaşam platosu olan Erdek körfezi tehdit altındadır. Bu konu dada hiçbir şekilde yer aktörlerden bir görüş alınmamıştır.
Madencilik alanında da benzer sorunlar bulunmaktadır. Orman bakanlığının yüksek ücretli kiralamaları, Çed raporlarını düzenlenmesindeki zaman kaybı, itiraz yapılan mahkemelerin faaliyetleri durdurmasındaki harç zafiyeti, bürokratik işlemlerin ve ruhsatlandırma süreçleri uzunluğu gibi.
Bunun yanında zeytincilik kanunu ile madencilik faaliyetlerinin, hayvancılık ve sanayi üretiminin yapılabilmesi adına birbirlerine muhalefet etmesi sonuç olarak zeytin koruma kanununu güncelleşmesini gerektirebilir. Fakat bu güncelleştirme esnasında esas olan zeytin olduğundan bu yerel aktörlerin danışmanlığı ve bilgi paylaşımı esas olmalıdır.
Hayvancılık sektöründe süt ve süt ürünlerindeki fiyat politikası ve üretim fazlalığı sorunu son 2 yıldır devam etmekte ve kış aylarında bakanlığımızın ürünlere verdiği teşvikler piyasaya nefes aldırmasına rağmen yeterli olamamıştır. Teşviklerin yeniden yapılanıp artması ve okul süt projesinin tam yıl, devamlı ve 250 ml olarak düzenlenmesi piyasalar için olumlu olacaktır. Bunun yanında yine aynı sektörde besicilik olarak ithal et alımının sadece et ve balık kurumuna devredilmesi ve kurumun uzun zamandır hayvan alımına ara vermesi ileriki aylarda Türkiye genelinde kırmızı et olarak yaşanacak ciddi bir soruna yol açacağı ve telafisi için derhal önlem alınma gereği, ayrıca devamlılığının sürmemesi adına hayvan ithalatının tekrar serbest bırakılarak eski uygulamalara dönülmesi gerekmektedir.
Tarım da verim ve kalitenin artması adına lisanslı depoculuk uygulamalarının yaygınlaştırılması, mevcut depoların iyileştirilmesi, arazi toplulaştırma işlemleri, hayvancılık işletmelerinin büyütülmesinin teşvik edilmesi , modern sulama tekniklerinin eğitimi ,desteklenmesi , sertifikalı yerli tohum, fide üretimi desteklenmesi ,damızlık değeri yüksek hayvan materyallerinin kullanımı yaygınlaştırılması ve en önemlisi yerli tohum kullanımına özendirilmesi adına bölgede çalışmalar yapılarak teşvik hazırlanması şarttır.
Tarım konusu dahilinde olmasına rağmen bölge adına büyük önem taşıyan zeytin ve zeytinyağı üretimi aynı kapsamda bütün desteklere açık olmasının yanında sektör içinde özellikle yapılması gerekenler hem arazi bazında hem de ürün bazında çok büyük bir önem taşımaktadır.
Sanayileşen bu sektör koruma kanunu ile sınırlanmasının yanında bölgede tanınmasından ziyade kullanımının ve faydalarının özellikleri adına daha ciddi olarak ele alınıp belki bir komite, kurul ya da konsey ile tüketimi ve ihracatı arttırmak, kamu spotları, gazete ilanları ile desteklenip yurt içi ve yurt dışı PR´ı yapılmalıdır. Aynen fındıkta olduğu gibi üretim kalitesini arttırmak ve fason üretime son vermek adına devlet destekleri sağlanarak imalat yerlerinde arıtma şartı, onaylı ve belgeli satışı sağlanmalıdır.
İlimizde belli bir niteliği, ünü ve diğer özellikleri ile bir yöre alan, bölge özdeşleşmiş bir ürünü tanıtıp gösteren işaretlere sahip yani coğrafi işaret alınan birçok ürün mevcuttur. Bu ürünlere belge almak ve işlemleri çok uzun sürmekte ve aynı zaman da uygulamasında da eksiklikler vardır. Bu konu hem teşvik ile desteklenmeli başvuru ve inceleme zamanı kısaltılmalı aynı zamanda da üretici ve ürün korunması adına gerekli yaptırımlar uygulamalıdır.
Balıkesir ilindeki mevcut üniversitelerin yerleşke alanları ilçelerin önemleri ve kabiliyetleri ile doğru orantıda kampüsleşmesi sağlanmalı ki her ilçenin kalkınması adına bu çok önemlidir. Eğitim alanında da bu yerleşkeler meslek liseleri ile desteklenerek ara eleman sıkıntısı ortadan kalkmalı ve bölgede beyin göçüne mani olunmalıdır.
Sonuç olarak bölgemiz kapsamındaki bütün yerleşim alanlarında sektörel faaliyetlerin kazançları ülke ekonomisi adına bir katma değerdir. Bu konu bütün Türkiye için geçerlidir.
Sayın Başbakanım ve değerli bakanlar bu kadar kısa süre içerisinde anlatmaya çalıştığımız her konu sadece ve sadece müteşebbisleri güçlü kılmaktan öte devletimizi güçlü kılmak adına biz yerel aktörlerin çözüm önerileridir. Bizler ne kadar güçlü olursak sesimiz dünya da o kadar çok duyulur. Haber Merkezi