Çöpten kağıt ve atıkları toplayarak yaşamlarını sürdürmeye çalışan, kendilerini ‘kağıtçı’ olarak adlandıran, aslında her birisi ‘geri dönüşüm işçisi’ olan ve Türkiye’de dev bir ayrıştırma sisteminin de adeta dişlisi gibi çalışan bu insanların yaşam mücadelelerini merak ediyordum…
İstanbul’da yaşayanların kanıksadıkları, İstanbul dışından gelenlerin de pek alışık olmadığı; semt önemli değil, bulunduğunuz evin balkonu veya camı caddeye veya sokağa bakıyorsa, hemen hemen her gün bir veya bir kaçıyla yüz yüze geldiğiniz, topladıkları kağıtları, çöp atıklarını kendilerinden ağır arabalarla taşıyan görüntüleriyle karşımıza çıkan ‘bu insanlar kimlerdi’, ‘gerçek hayatlarında nasıl bir ortamda yaşıyorlardı?’ cevabını bulmak istediğim sorulardan sadece bir kaçıydı…
BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR DA YAPILMIŞ…
Edindiğim bilgilere göre, bu konudaki en kapsamlı araştırmalardan biri İstanbul Teknik Üniversitesinden Işıl Gülkaynak ve Erdem Üngür tarafından gerçekleştirilmiş. Yüksek lisans tezi olarak hazırlanan çalışmaya göre Türkiye genelinde sokak toplayıcısı olarak tanımlananların sayısının 1,5 milyona dayandığı, bu rakamın ise sadece İstanbul`da 100 bin civarında olduğu belirtiliyor.
Bir başka araştırma ise ‘Dönüşebilen Ambalaj Malzemeleri Toplayıcı ve Ayırıcıları Derneği’ (TÜDAM) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demircioğlu tarafından yaptırılmış. Bu araştırmada da sokak toplayıcıları tamamen piyasanın talebi doğrultusunda ortaya çıktığı belirtiliyor ve “Türkiye`de bu büyük bir istihdam alanı. 1,5 milyon atık toplayan insan var. Türkiye`de geri dönüşebilecek olan atıklar diğer çöplerle birlikte atıldığı için sokak toplayıcıları sistemin adeta kurtarıcısı oldu" deniyor…
“BU İNSANLAR İNSANİ ŞARTLARDA ÇALIŞMIYORLAR”
Her iki araştırmada birleşilen bir gerçek te, Türkiye`nin büyükşehirlerinde kişi başına günde bir buçuk kilo atık üretildiği, katı atıklar içinde kağıttan sonra metallerin ikinci, plastiklerin üçüncü ve camın da dördüncü sırada yer aldığı, başta İstanbul olmak üzere Türkiye genelini sokak sokak parselleyen toplayıcıların insani şartlarda çalışmadıkları, çalıştırılmadıkları…
Çöp toplayıcılarının, hem yerel yönetimler hem de dev şirketlere büyük bir maliyet ve insan kaynağı tasarrufu sağladığını ifade eden araştırmacılar, herkesin hemen her gün gördüğü bu kişilerin hayat standardının, sağladıkları faydayla doğru orantılı olmadığını da belirtiyorlar…
Bu insanların sosyal güvenceleri konusundaki düşüncelerini de şöyle açıklıyorlar; “Birkaç bilinçli toplayıcının kendi kendine aldığı tedbirin dışında kimse bu kişilerin sağlığı ya da psikolojik durumuyla ilgilenmiyor. Çevre sağlığının milyon kişi ile telaffuz edilen bu dev ordusu herhangi bir sosyal güvence altında da değil.”
EN FAZLA GERİ DÖNÜŞÜM KAGITTA…
Işıl Gürkaynak ve Erdem Üngür, çalışmalarında Türkiye`de geri dönüşümü en yüksek seviyede olan materyalin de kâğıt olduğunu, piyasada kullanılan kâğıtların bu yöntemle yüzde 47`sinin geri kazanıldığını belirlemişler.
TÜDAM verilerine göre de Türkiye`de geri dönüşümü en yüksek seviyede olan materyal kâğıt ve bu rakamın yüzde 15`i de sokak toplayıcıları tarafından karşılanıyor.
SEKTÖRÜN İÇİNDEN BİRİ İLE TANIŞIYORUM…
Bu bilimsel araştırmaların yanı sıra, Neriman Eldem ve Erkul Kurul ikilisinin yönetmenliğini, yapımcı lığını, kameramanlığını, ışıkçılığını üslendikleri ‘Kağıtçı’ belgeseline de ulaşıyorum. Ancak Belgeselde anlatılanlar yüzeyseldi, bu insanları daha yakından tanıma imkânını bulabilir miyim diye düşünürken,
halkın ve yerel yönetimlerin çöplerin ayrıştırılarak atılması konusunda yeterli bilince ulaşamaması sonucunda ortaya çıkan `sokak toplayıcıları` adı verilen bu yeni bir iş kolunda yıllarını vermiş bir isimle, Varol Yemişçi ile tanışıyorum…
Varol Yemişçi, (41) tam 14 yıl boyunca Adana ve İstanbul`daki çöplerden kağıt, plastik, alüminyum gibi para eden malzemeleri toplamış. Sonra biraz para biriktirip bir depo sahibi olmuş, şimdi başkalarının topladığı kağıtları o satın alıyor…
İlkokul mezunu ama okuduğu kitaplar ve tanıdığı insanlar sayesinde kendini geliştirmiş. Artık bir iş sahibi olmasına rağmen sırf ziyan olmasın diye çöpten hala yemek yiyebileceğini söylüyor.
“ÇÖP TOPLADIĞI İÇİN HASTALANAN İNSAN GÖRMEDİM”
Hastalık konusuna da değinen Varol, “Ben hiç çöp topladığı için hastalanan insan görmedim, bağışıklık kazanıyorsunuz. Bir de mesela sokakta üstü başı pis, elinde çuvalla dolaşan, şarapçı gibi insanlar görürsünüz, onlar da hiç hastalanmaz, aşı gibi. Onların üzerini değiştirip, temiz bir şeyler giydirseniz o zaman hastalanır belki de. Çöpten yemek de yeriz biz, ben uzun zaman yedim. Hala da yerim, çöpte bir sürü ekmek var. Cihangir okuryazar düzeyi çok yüksek bir yer, insanlar çok kültürlü, çevreci sanırsınız ama değil. Çöpe bir sürü yemek atıyorlar, anlayamıyorum insanları. Sonra da hayat hakkında bir sürü yorum yapıyorlar. Biz de herşeyi yemiyoruz çöpten, bayatlamış ekmek oluyor, ya da bir kenarı çürümüş meyveleri atıyorlar. Çürük yerini kesip, yıkayıp yiyoruz. Hastane çöpü olmadığı sürece çok normal, biz de aptal değiliz ki!” diyor…
YİNE SURİYELİ SIĞINMACILAR!
Varol, Beyoğlu’nda ardiyede de işlerin artık eskisi gibi olmadığını anlatıyor. Eskiden belediyeler ardiyelerin elektriğini ödermiş. Çünkü belediyenin önemli ölçüde isini kolaylaştırıyormuş toplayıcılar. Şimdi belediyenin logosuyla dolaşan araçlar Beyoğlu’ndaki neredeyse tüm işyerlerine ‘nitelikli atık poşeti’ dağıtıp işyeri çalışanlarının toplayıcılara atık kağıt vermemelerini tembih liyorlarmış…
“Bir ara bu işi yapmak yasak diyerek arabalarımızı da alıyorlardı, şimdi almıyorlar.” diyen bir diğer toplayıcı söze giriyor dolandırmadan cümleye başlıyor, “Bu Suriyeliler mahvetti bizi, kağıdı değil çöpün tamamını alıyorlar.”
“ÜÇ BİNİ AŞKIN DEPO VAR”
İstanbul`da kaç tane depo olduğunu, bu depolarda sadece kağıt mı toplandığını, sokaktan çöp ve kağıt toplayanların sayısı hakkında bilgi vermesini istiyorum Varol’dan…
“Hurdacılar ve kağıtçılar ayrı, kağıtçı deposu iki üç bini aşkındır, kağıt, plastik, alüminyum, naylon poşet toplanır. Bu toplayıcılar sadece İstanbul`da 100 bin civarında, Türkiye`de sadece kağıt toplayanların 200 bin kadar olduğu tahmin ediliyor, ÇEVKO`nun bu konuda yapılmış araştırmaları var. Ancak bu rakam Suriye’deki savaştan sonra daha da arttı, çünkü sermayesiz iş, kimse sana çöpten kağıt toplama diyemez. Bizde saat mefhumu da yoktur, taşıdığımız ağırlık da önemli değildir. Bir seferde 150 kilo taşıyana bile rastlamanız mümkün “ diyor.
“ROMANYALILAR BİLE ÇÖP TOPLUYOR”
İçinden ne geçiyorsa öyle anlatıyor Varol Yemişçi, benim soru yöneltmeme gerek görmeden…
“Genelde İstanbul dışından geliyorlar. Birkaç ay çalışıp memleketine geri dönüyor, sonra tekrar geliyor. Buraya yerleşenler de var. Bundan 10 yıl önce Tokatlılar dışında İstanbul`da çöp toplayan yoktu, Ben Urfalıyım dediğimde herkes şaşırıyordu zira en çok Niğde, Aksaraylı vardı. Şimdi nereden ararsan adam var, Romanya`dan çöp toplamaya gelenler bile var. Şirinevler`deki kağıtçıların hepsi Romanya`dan. Yüzlerce Romanyalı var sokakta, Tarlabaşı`nın kağıt depolarında çalışanlar da hep siyah. Benim yanımda da bir tane Malili çalışıyordu, onlar sokakta değil de, deponun içinde çalışıyorlar.”