YENİ ERDEK'in sayfa editörü Taygun Ertan: Gazetecilik, benim için büyük tutku”

Söyleşi: Önder BALIKÇI

------------------------------

O, YENİ ERDEK’in sayfa editörü. Baba mesleği olan gazeteciliği daha da ileriye taşımak amacıyla çaba harcıyor. Bu kez, kendi içimizden birini, S. Taygun Ertan’ı konuk ediyoruz, sayfamızda. YENİ ERDEK’in kuruluşunun 40. yılında, Taygun Ertan ile sizler için söyleşi gerçekleştirdik.  

* Önce seni kısaca tanıtalım, sevgili Taygun…
- 27 Ocak 1991’de, Bandırma’da doğdum. İlkokulu Atatürk İlköğretim Okulu, liseyi ise Erdek Anadolu Lisesi’nde bitirdim. Son olarak Düzce Akçakoca Meslek Yüksek Okulu’nun “İşletme Yönetim” bölümünden mezun oldum.
* Gazetecilik, matbaa kokusunu alma ne zaman başladı?
-Babamın mesleği olması nedeniyle kendimi bildim bileli gazetenin, matbaanın içindeyim. Eski dönemlerde gazetemiz, haftalık olarak yayınlanıyordu. O zaman biraz daha rahattık ve bize daha az iş düşüyordu. Son yıllarda ise günlük yayın periyodundayız. Ancak bu yoğun çalışma temposuna da alıştık. Şu anda sabah-akşam, günde iki gazete bile çıkarabiliriz. Tabii, hâlen vatani görevinde bulunup, artık bu kutsal görevi tamamlamasına sayılı günler kalan kardeşim Tuncay’ın gelmesinin ardından biraz daha rahatlayacağımı düşünüyorum. Tabii ki, iki kardeş olarak işin başına geçmemiz, babamızı da çok rahatlattı.
* Gazeteciliği seviyorsun, değil mi?
- Hangi iş olursa olsun, sevilmeden yapılırsa başarıya ulaşma olanağı yoktur. Eğer işini severek yaparsan hem başarıyı yakalarsın, hem de zevk alırsın. Gazeteciliği çok severek yapıyorum. Düzce’de, Meslek Yüksek Okulu’nda okuduğum iki yıl içinde, gazeteciliği çok özledim. Hatta haber yazmayı unutmayayım diye kafamdan üretip haberler bile kaleme aldım. 
* Gazetecilik, neredeyse 24 saat çalışmayı gerektiren bir meslek. Çünkü haberin saati belli olmaz. Yoruluyor musun, Taygun?
- Tabii ki yoruluyorum ama bu tatlı bir yorgunluk oluyor. Sizin de vurguladığınız gibi haberin saati olmaz. Bu arada, matbaa işiyle uğraşırken, aniden izlemem gereken bir olay veya toplantı biraz sıkıntı yaratsa da önemli değil. Bu koşuşturma mesleğin doğasında var. Çünkü gazetecilik, aynı zamanda zamana karşı bir yarış anlamına geliyor.
* Meslekte kalıcı olmak istiyorsun, değil mi? 
- Elbette. Dede ve baba mesleği gazeteciliği elimden geldiğince sürdürmek amacındayım. Buna paralel olarak, “Sarı Basın Kartı” almak için gerekli başvuruları da yaptım. Bugünlerde basın kartımı alacağımı düşünüyorum.
* Peki, yaygın ve yerel basında beğendiğin, örnek aldığın gazeteciler var mı?
- Yaygın basında beğenerek okuduğum gazeteciler arasında Emin Çölaşan ve “Araştırmacı Gazetecilik” dalında önemli bir isim olan Uğur Dündar başlarda geliyor. Yerel basında ise siz, Önder Balıkçı’yı beğeniyorum.
* Küçük yerde, Erdek’te gazetecilik yapmak zor mu?
- Evet. Erdek gibi küçük yerleşim bölgelerinde yerel gazetecilik gerçekten de çok zor ve sıkıntılı. Bu sıkıntı, öncelikle siyasi baskılardan kaynaklanıyor. Gazetelerin, bilhassa seçim dönemlerinde taraf olmaları bekleniyor. Bu ortamdan mümkün olduğunca etkilenmemeye çalışıyoruz. Nitekim,30 Mart 2014 yerel seçim döneminde de gazete olarak tarafsız kaldığımıza inanıyorum. Siyasileri eleştirdiğinde, tepkiyle karşılaşıyorsun. Herhangi bir kurum veya kuruluşu eleştirsen, darıldıklarını görüyorsun.
* Gelelim, ekonomik sorunlara…40. yaşına ulaşmış bir yerel gazetesiniz. Ekonomik açıdan zorlanıyor musunuz?
* Haftalık yayınlandığımız dönemde fazla zorlanmadık. Ancak günlük yayın periyoduna geçmemizin ardından ekonomik sıkıntıları daha derinden hissetmeye başladık. Çünkü, kullandığımız kağıt ve kalıp başta olmak üzere her şey dolara endeksli. Dolar yükselince alım gücümüz de zayıflıyor. Ayrıca resmi ilan alabilmek için her ay 3 kişiyi sigortalı göstermek zorundayız.
* Resmi ilan önemli katkı değil mi?
- Tabii ki önemli katkı ama ne yazık ki, yalnızca resmi ilan alabilmek için gazete çıkaranlar var, ülkemizde. Bunu doğru bulmuyorum. Gazete, halkın sesidir. Halka hizmet, halkın doğruları ve gerçekleri özgürce öğrenmesini sağlamak amacıyla çıkarılmalıdır, kişisel çıkarlar uğruna değil!
* Erdek’te YENİ ERDEK’in de aralarında bulunduğu yerel gazeteler yıllardır ücretsiz dağıtılıyor. Bu konuda düşünceleriniz nelerdir?
- Böyle gelmiş, böyle gidiyor, ne yazık ki! Oysa hiç olmazsa bu konuda ödeneği bulunan resmi ve özel kurum ve kuruluşlar, yerel gazetelere abone olarak destek verseler, tabii ki ekonomik yükümüzü biraz olsun giderirler.
* Gazetecilikte seni mutlu eden bazı anılar var mı?
- Meslekte henüz çok yeniyim ve gencim. Bu nedenle anı anlatmak benim için çok erken. Ancak, son dönemde beni duygulandıran olaylardan biri, Bandırma’da, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen “Yerel Basın Meslek İçi Eğitim Semineri”ne katılmam nedeniyle cemiyet yöneticilerinden sertifika almam, diğeri ise Erdek’e gelen Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman ile tanışmamdır.
* Ama senin Fenerbahçe’li olduğunu da biliyoruz.
- Doğru. İyi bir Fenerbahçe taraftarıyım. Babam da Fenerbahçe’li olması nedeniyle o dönemin tanınmış sarı-lacivertli futbolcusu Taygun’un ismini vermiş, bana. Futbol oynamayı ve izlemeyi seviyorum. Bu arada bir süre de Erdekspor’da forma giymiştim.
* Meslek dışında başka özel zevklerin var mı, sevgili Taygun?
- Zaman buldukça kitap okumayı severim. Düzce’de öğrenciyken, okumaya daha çok olanak bulabiliyordum. Genellikle romanlardan hoşlanıyorum. Şimdi, iş yoğunluğu nedeniyle daha az okuma fırsatım oluyor. Bu arada, matbaa işi yaparken, dinlendirici müzikten de zevk alıyorum.