Bilge adam 3 kişiyi yanına çağırır. Karşısına oturtup 3'üne de aynı soruyu sorar.
Soru şudur: Size piyangodan 1 milyar para çıksa ne yaparsınız?
Birinci kişi: Yerim, içerim. Dünyayı dolaşırım. Nasıl olsa bedavadan geldi der, hiç yatırım yapmayı da düşünmem. Günümü gün ederim, kimseye de kuruş koklatmam.
İkinci kişi: Ben de yer içerim. Dünyayı dolaşırım. Biraz da hısım akrabayı gözetirim. Ancak önemli bir bölümünü yatırıma ayırırım.
Sıra üçüncüye gelir. Bilge sorar Ya sen ne yaparsın?
Adam yanıtlar: Paranın kuruşuna dokunmam.
- O neden?, der bilge.
- Çünkü ben zengin olarak yaşamak isterim.
Sevgili okurlarım şimdi ben size soruyorum: Siz olsaydınız ne yapardınız?
Zenginlik; bankadaki paranla değil, sofranda olanla ölçülür derler. Kimileri de kazandığın kadar değil, harcadığın kadar zenginsin anlayışını benimserler.
Buna göre ise ihtiyacından fazlasını paylaştığın kadar zenginsindir. Paylaşmak insanı insan yapan en yüce değerlerin başında gelir. Hünkâr Hacı Bektaş Veli mutlu olabilmek için gerekli üç koşulu sayarken şunları söyler: Üretmek, paylaşmak ve yüreğini sevgi ile doldurmak.
İnsanoğlu bu kadar açgözlü olmayıp ürettiklerini paylaşmayı bilseydi, dünyada bir türlü bitip tükenmeyen savaşlar olur muydu? Fakirlik, mutsuzluk kol gezer miydi?
Paylaşmak deyince sadece insanlar arasındaki paylaşmayı kastetmiyorum. Hiç olmazsa yiyeceklerimizi hayvanlarla paylaşalım. Mesela soframızdan artan ekmekleri, yemekleri çöpe atacağımıza, sokaktaki kedilere köpeklere versek, suyumuzu onlarla paylaşsak fena mı olur?
Canlı olan her şey araya seni koyduktan sonra teşekkür eder Tanrı'ya: Bana su verdi, ekmek verdi, yem verdi. Der. Ve bir gün o verdiklerin bir şekilde geri döner sana. Hem de hiç beklemediğin bir anda ve çoğalmış olarak.
Kurnazlığın karşılığını hemen, iyiliğin karşılığını zor anlarda, kırılma noktalarında görürsün.
Unutma PAYLAŞTIKÇA ÇOĞALIR!
