,
Bugün, 16 Temmuz 2025 Çarşamba

SAYİM ALKAZAK


‘Kelebeğin Rüyası' üzerine…

‘Kelebeğin Rüyası' üzerine…


Günlük stresten uzaklaşmak izin kumanda elimde, kanallar arasında ‘zapting’ yaparken Vizyona giriş tarihi 2013 olan filmi Kanaltürk ekranından izliyorum..
Yönetmenliğini ve senaristliğini Yılmaz Erdoğan`ın üstlendiği filmin yapımcılığı yine BKM`ye ait.
Çekimler Zonguldak ve İstanbul`da gerçekleştirilen yapım aynı zamanda Zonguldaklı madencilerin de öyküsüne değiniyor.
Oyuncu kadrosunda Erdoğan`ın yanı sıra Mert Fırat, Kıvanç Tatlıtuğ, Belçim Bilgin, Taner Birsel, Ahmet Mümtaz Taylan gibi genç-usta pek çok isim de yer alıyor.
*
Filmin konusuna gelince; Zonguldak`ta yaşayan, iki genç şair Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu, yeni yeni modernleşen bu madenci kentinde memuriyet hayatlarını sürdürürken, bir yandan da sanatla, edebiyatla ve en çok da şiirle iç içe yaşamaktadırlar.
Ayakları üzerine yeni kalkan genç Cumhuriyet, bir yandan modernleşme çabasındayken, aynı yıllarda Avrupa`da da çetin bir savaş yaşanmaktadır.
Belediye Başkanı`nın kızı Suzan`ın Zonguldak`a geri gelmesiyle Rüştü ve Muzaffer`in şiire olan inancı daha da artar.
Henüz lise öğrencisi olan Suzan, çevrenin istememesine rağmen iki gençle yakın arkadaş olur. Fakat 1940`lı yılların vebası olan verem, iki genç insanın da sağlığını git gide tehdit etmektedir.
Rüştü ve Muzaffer`in hem kendi gelecekleri, hem de dünyanın gidişatı hayra alamet değildir...
O yıllarda Zonguldak`ta öğretmenlik yapan Necatigil, iyi-kötü nüfuz sahibi bir isim olmakla birlikte, bir edebiyat öğretmeni olarak kendisini de ancak döndürmektedir…
Muzaffer ve Rüştü`nün şiirlerle örülü dünyası belediye başkanının kızı Suzan`ın Zonguldak`a geri gelmesiyle hareketlenecektir. Suzan ikisinin de bir anlamda ilham perisi olur, hassas hayatlarını ve dizelerini renklendirir. Fakat ‘şiire bahane olan` hayatları verem belasının tehdidi altındadır...
*
Baş rollerdeki iki şair; Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu, beyazperdenin çok ötesinde, nefes alan, yaşayan birer karakter…
Filmin gerçek iki hayat hikâyesinden yola çıkan öyküsü, 1940`lı yılların Türkiye`sinde yeniden kurulan Zonguldak kentini kendisine arka plan olarak alıyor…
Çıkartılan ‘mükellef yasası` ile köylülerin maden ocağında çalışmasının zorunlu tutulduğu bu dönemde, biri telgraf şirketinde diğeri madenin idaresinde görevli iki gencin en büyük tutkusu edebiyat ve şiirdir.
Göz nuru şiirlerinin, dönemin en önemli edebiyat dergisi Varlık`ta basılması ikilinin en büyük hayalidir ve edebiyat konusundaki en büyük destekçileri de hocamız diye hitap ettikleri Behçet Necatigil`dir.
*
‘Şairler erken ölür`... Bir de "ince hastalıktan gitti" derler şairlerin arkasından...
Eski dilde, dönemin vebası veremin eş anlamlısı olan ‘ince hastalık`, Yılmaz Erdoğan`ın bu filmi Kelebeğin Rüyası`nın da bir anlamda kalbini oluşturuyor.
*
Uzun lafın kısası, yılların tecrübesiyle Yılmaz Erdoğan gerçekten şiir gibi bir film çekmiş. Popüler Türk sinemasının geldiği ve gelebileceği yeri göstermesi açısından da kilometre taşı…
Şiir gibi dokunan hikâyenin derinine girmeden, müzikleri, oyuncu performansları, görsel güzellikleri ve fotoğraf tadında çekim teknikleri şahane şiir gibi bir filmdi.
Her anlamda dünya standardında bir film olmuş…

  • BIST 100

    10246,36%0,20
  • DOLAR

    40,26% 0,13
  • EURO

    46,82% 0,31
  • GRAM ALTIN

    4318,68% 0,51
  • Ç. ALTIN

    6902,17% 0,00
  • Çarşamba 37.1 ° / 17.3 ° Güneşli
  • Perşembe 38.7 ° / 18.1 ° Güneşli
  • Cuma 35.8 ° / 16.6 ° Güneşli

Balıkesir

16.07.2025

  • İMSAK 03:45
  • GÜNEŞ 05:39
  • ÖĞLE 13:15
  • İKİNDİ 17:13
  • AKŞAM 20:42
  • YATSI 22:27