,
Bugün, 5 Mayıs 2025 Pazartesi

SAYİM ALKAZAK


‘Pardon' ile yıllar sonra İstanbul'da yeniden tanışıyorum!

‘Pardon' ile yıllar sonra İstanbul'da yeniden tanışıyorum!


Taşının toprağının her ne kadar ‘Altın’ olduğu söylense, bana hiç öyle gelmese de nüfusu 15 milyonu bulan, medeniyetin beşiği İstanbul’da, istenmeden yapılan hareket sonunda söylenmesi gereken,-unuttuğum /unuttuğumuz- bir kelimeyle tanışıyorum; ‘PARDON!’
* * *
Yıllar sonra, 2012 yılında Azerbaycan seyahatimin dışında ‘Mega Kent’ İstanbul’a hiç yolum düşmediği için de trafikle sorunum olmadı. Ancak kızlarım bu kentte yaşadıkları için onlardan aldığım duyumlarla şehir içi trafiğin çekilmez hal aldığını biliyordum…
* * *
70’li yıllarda Bandırma’dan İstanbul’a uçakla gider, gece gemisiyle de dönüşe geçerdik. Uçakla yaptığımız yolculuk yaklaşık 25-30 dakika sürerken, adı şimdi Atatürk Hava Limanı olan, o zamanki adıyla Yeşilköy Hava Alanından Şişhane terminaline ise takriben 45 dakikada varabiliyorduk.
Tarihte İstanbul’un nüfus yoğunluğuna göre trafik akışının normal olduğu da söylenirdi…
Bu yazımda, hem ‘PARDON’la nasıl yeniden tanıştığımı, hem de maceralı bir yolculuk ile Mega Kentteki ilk şehir turunu anlatmak istedim…
* * *
5 SAAT DENDİ, 10 SAATE ÇIKTI!
Hem sağlık, hem de yeni yıla kızlarımla birlikte girmek için İstanbul’a gitmek bir kez daha düştü, 26 Aralık Cuma günü Erdek’ten saat 12.45’de hareketimiz başladı…
Erdek-Eskihisar arasını dört saatte (saat: 16.45) kat etmemize rağmen, Eskihisar’dan Ümraniye’deki otobüs terminaline ulaşmamız ise (saat: 21.15) beş saati buldu…
Buradan da Ataşehir Tavukçu Yolundaki ikametgâhımıza taksiyle ne kadar zamanda vardığımızı ise dillendirmek istemesem de, Uludağ’da ‘Slalom’ yapan kayakçılar (!) gibi; o sokak olmadı bu sokak arasında seyrettikten sonra 10 saati geçen süre sonunda nihayet saat 22.00’de evdeydik!
* * *
Yol yorgunluğunu atlattıktan ve bir gün sonra (Pazar) Üsküdar’a gidelim denildi.
Çok yıllar önce tanıdığım Üsküdar’dan sadece tarih kalmış, o güzelim sahil adeta tarumar edilmiş…
Suriyelisinden, Nıjeryalılısına kadar, adım başı bağış toplayan ‘Beyaz takkeli-Yeşil cübbeli’ kimi ararsan mevcut!
Sıkıldım, karşıya Beşiktaş’a geçmeye karar verdim, kızım Özge de sağ olsun dönüş yolunu, dolmuşların nereden kalktığını gösterdi ya…
Dönüşte trafiğin geldiğimizden daha yoğun olacağını düşünerek Beşiktaş gezintimi kısa kestim. Uzadıkça uzayan dolmuş kuyruğunda sıram gelince koltuğa da kuruldum, Üsküdar-Ümraniye Çakmak Köprüsüne kadar süren yolculuk uzun sürse de sorunsuz geçti…
* * *
PARDON’ İLE ÜÇ KEZ TANIŞIYORUM!
Özge kızımın tarif ettiği gibi, Çakmak Köprüsünde iniyorum…
Yürümeyle dört durak olduğu söylense de, dolmuş ya da otobüsle gitmeye karar verdim, ‘Akbil Kartım’ var ya!
O da ne?
Tavukçu Yolu otobüsü duraktan öyle bir geçti ki, sanırsın mübarek ‘112 Hızır Acil’ ambulansı!
Binemiyorum tabi ki de…
Soruyorum duraktakilere, dolmuşla nasıl gidebilirim diye…
Bostancı yönüne giden ve ‘Tavukçu Yolundan’ geçen dolmuşu salık veriyorlar, öyle de yapıyorum ve ayakta gitmek zorunda kalan bay-bayan yolcuların istem dışı temastan (!) kaçınmalarının mümkün olmadığı bir yolculuğa da tanıklık ediyorum…
Şoföre rica ediyorum İtfaiye durağında indirmesi için, gidiyoruz o ara sokak senin, bu ara sokak benim misali…
Bu arada şoförün her kıvrak hareketinde Lodosta sallanan vapurlar gibi ayaktakiler de bir oraya, bir buraya savrulup duruyorlar. Bereket bana yer veren oldu da istem dışı hareketlere (!) maruz kalmıyorum…
Gidiyoruz gitmesine de, benim varacağım menzile nedense varamıyoruz!
Şoförle aramızda başlıyoruz diyaloğa;
“Daha gelmedik mi kaptan?” diyorum…
“Pardon amca, –Bana amca diyen şoför de en azından 60’lık var- biz seni telaştan unuttuk, ineceğin durağı geçtik”
“Pardonu anladık kaptan da, ineceğim durak çok mu uzakta kaldı?”
“Amca birinci köprüye geldik neredeyse, burada inip karşıya geçip 131 numaralı otobüse binersen istediğin durakta inersin, tekrar pardon amca (!)”
* * *
Üst üste iki kez pardondan sonra karşıya geçip gelecek 131 numaralı otobüsü beklemeye koyuluyorum, durağı Tırlar işgal ettiği için asfaltta durmak ta cabası…
Bir müddet sonra 131 numaralı otobüse atıyorum kapağı, aynı ricayı tekrarlıyorum;
“İtfaiye durağında indirir misiniz, buraların yabancısıyım da”
“Tamam amca, -yaşlı mı gösteriyorum yoksa yabancılıktan mı bilmiyorum- hallederiz”
Ağaoğlu’nun otelini falan geride bırakıyoruz camdan gördüğüm kadarıyla. Yol bitmiyor, inen-binen çok da ben bir türlü durağa ulaşamıyorum. Bu arada evdekiler de benimle telefon trafiğindeler…
Kızım soruyor; “Baba nerelerdesin?”
“Şoföre sorayım” diyorum ve soruyorum, “Kaptan nerelerdeyiz?”
Şoför de; “Tüh be amca senin durağı geçtik, çok değil bir-iki durak geçmişiz. Pardon amca, kusura bakma” demez mi?
Bir gecede üç kez duyuyorum, yıllardır unuttuğum o kelimeyi, “PARDON’u ve yürümekteyken de kızım yetişiyor ve de maceralı bir geceyi noktalıyorum…

  • BIST 100

    9167,58%0,98
  • DOLAR

    38,54% 0,33
  • EURO

    43,62% 0,20
  • GRAM ALTIN

    4016,84% 0,33
  • Ç. ALTIN

    6526,84% 0,67
  • Pazartesi 26.4 ° / 10 ° Güneşli
  • Salı 27.3 ° / 13 ° Güneşli
  • Çarşamba 29.3 ° / 13.1 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

Balıkesir

05.05.2025

  • İMSAK 04:20
  • GÜNEŞ 05:58
  • ÖĞLE 13:10
  • İKİNDİ 17:01
  • AKŞAM 20:13
  • YATSI 21:44