SAYİM ALKAZAK

Tarih: 14.03.2015 17:22

Ben acemi bülbülüm, ancak bu kadar ötüyorum”

Facebook Twitter Linked-in

Klasik hafta sonu fıkra paylaşımında bu kez Nasrettin Hoca’yı seçtik.
Mutlu, başarılı, üretken bir yaşam sürmeniniz dileği ile iyi tatiller dilerim.
*
İş kavuktaysa…
Bir İranlı, memleketinden gelen mektubu Hoca’ya vermiş:
“Hocam” demiş, “Şunu bir okuyuver.”
Hoca bakmış, hem yazı okunaksız hem de Farsça…
“Bunu Farsça bilene okut, ben Farsça bilmem, yazı da okunaksız.” demiş.
İranlı kızıp köpürmüş :
“Başında değirmen taşı kadar kavukla şu mektubu okuyamazsın ha!” diye söylenmiş.
Hoca hemen kavuğu çıkarıp İranlının başına koymuş:
“Buyur sen giy, mektubu da sen oku!”
*
Bir de şalvar…
Hoca, Timur Han`ın askerlerinin yanından geçerken askerlerin nişancı komutanı tarafından çağırılır.
“Hocam şu ağaca yaslanın da askerlerimin hünerlerini size gösteriyim.”
Askerlere emir verir:
“Rahat, hazır ol, ateş” kelimesi ile hocanın kavuğuna tam 10 ok gelmiş, kavuk delik deşik olmuş…
Komutan:
“Hocam askerlere söyleyeyim de size yeni bir kavuk getirsinler.”
-Komutanın izin verin bir adet de şalvar alsınlar.
-Hocam biz sizin şalvarınıza bir şey yapmadık ki, ne oldu hayırdır.
-Yok canım ben biliyorum, onun da kavuk gibi giyilecek hali kalmadı!
*
Nezleyim de!
Timurlenk, Akşehir`de karargah kurulunca şehir halkı adına Nasrettin Hoca ile eşraftan iki zat hatır sormaya giderler…
Kahveler içilip sohbet edildikten sonra, Timur sormuş :
“Karargahımı nasıl buldunuz?”
Beylerden biri cevap vermiş :
“Çok güzel ama fena bir koku var!”
Timur fena halde kızmış, yanındakilere:
"Alın şu adamı, boynunu vurun" demiş ve öteki beye dönmüş, “Koku var mı?”
Adam korkusundan :
“Ne münasebet efendimiz, misk-ü amber kokuyor”, deyince Timur gene kızmış :
“Neresi misk kokuyor dalkavuk herif! Alın şunun da boynunu vurun!”
Sonra aynı soruyu Hoca`ya sormuş…
Hoca bakmış pabuç pahalı yapıştırmış cevabını :
“Vallahi hükümdarım ne diyeyim, nezleyim burnum koku almıyor.”
*
Acemi Bülbül
Nasrettin Hoca bir gün komşusunun bahçesine girer, bahçedeki armutları görünce dayanamaz. Bir tane yer, dayanamaz bir daha, bir daha derken armut ağacına çıkıverir…
Başlar yemeye, tam bu sırada bahçenin sahibi çıkagelir…
Hoca şaşkınlıkla başlar bülbül gibi ötmeye…
Bahçenin sahibi şaşkın şaşkın Hocanın olduğu ağacın yanına varıp:
- Ne yapıyorsun burada diye bağırır.
Hoca sakince cevap verir:
“Ben bülbülüm, yuvam da burada”
Tekrar cırlak sesiyle ötmeye başlar…
Bahçe sahibi öfkeyle:
- Bülbül böylemi öter be adam diye bağırınca…
Hoca:
“Ben acemi bülbülüm, ancak bu kadar ötüyorum” der…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —