SAYİM ALKAZAK

Tarih: 17.01.2015 16:12

Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana`nın gönlü okyanus gibidir !”

Facebook Twitter Linked-in

Ülkemizde gündem o kadar değişiyor ki, siz değerli okurlarımız gibi biz yazar-çizer takımı da kendi gündemimizi saptamaya çalışırız…
Bazı hafta sonları olduğu gibi bu hafta sonunda da, içerisinden ‘dersler’ çıkartacağımız, fıkra olmalarına rağmen kıssadan-hisse de diyebileceğimiz üç fıkrayı iyi hafta sonları dileklerimle sizlerle paylaşmak istedim…
*
“SIRA UZUYOR EVE GEÇ KALIYORUZ
Vezirler huzura çıkmışlar, “Padişahım, hazinede para kalmadı, yeni vergilere ihtiyacımız var”
Padişah, kavuğunun altından kafasını kaşımış, “Eeee, ne vergisi koyalım? “ demiş...
Vezirler, “Köprülere adam koyalım, geçenden bir akçe alsınlar!”
Padişah, “Tamam” demiş.
Aradan bir süre geçtikten sonra sormuş vezirlerine, “Nasıl, halk hayatından memnun mudur, her hangi bir şikâyet var mı?”
“Hiç bir tepki yok Sultanım!”
“İyi o zaman köprünün diğer tarafına da bir adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın!”
Aradan bir süre geçmiş, Padişah tekrar sormuş vezirlerine, “Var mı halinden şikâyet eden?”
“Yok!”
Halkının tepkisizliğine kızan Padişah, gürlemiş, “Köprülerin ortasına da birer adam koyun, gelip geceni köprünün ortasında becersin!”
Aradan birkaç gün geçmiş, halktan bir tepkinin olmamasına içerleyen Padişah, çağırmış vezirlerini, “Halkı dinleyelim hele bir” demiş…
Gitmişler köye, Padişah sormuş, “Halinizden memnun musunuz, var mı bir şikâyetiniz?”
Ses yok…
Padişah tekrar, “Ulan” demiş, “Taş üstünde taş omuz üstünde baş komam. Var mı şikâyeti olan hemen söylesin!” diye gürleyince arkalardan cılız bir ses duyulmuş:
“Şey padişahım, o köprünün ortasındaki adam var ya!”
“Eeee!” demiş Padişah bir umutla...
“Ne olmuş o köprünün ortasındaki adama?”
“Aksamları çok kalabalık oluyor, sıra uzuyor, eve geç kalıyoruz, mümkünse bir adam daha koysanız.”
*
OKYANUS VE SU BİRİKİNTİSİ
Adamın birisi, kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır.
Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş Veli`nin dergâhına -o zamanlar dergâhlar aynı zamanda aşevi işlevi de görüyordu- kurban olarak bağışlamak ister…
Hacı Bektaş Veli helal değildir diye kurbanı geri çevirir.
Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Mevlana`ya anlatır ve Mevlana da bu hediyeyi kabul eder.
Adam ayni şeyi Hac Bektaş Veli`ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana`ya bunun sebebini sorar…
Mevlana söyle der, “Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahin gibidir, öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.”
Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş dergâhına gider ve Hacı Bektaş Veli`ye, Mevlana`nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini sorar…
Hacı Bektaş Veli de şöyle der, “Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana`nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı senin hediyeni kabul etmiştir.”
*
KÖR DİLENCİNİN REKLAMI
New York`ta, Brooklyn Köprüsü üzerinde dilenen kör dilenci bir şairin dikkatini çeker, dilencinin boynunda asılı bir tabela vardır…
Tabelada, "Doğuştan körüm, yardım edin " yazıyordur…
Şair, dilenciye günlük kazancının ne kadar olduğunu sorar, dilenci de sekiz dolar kadar olduğunu söyler…
Bunun üzerine şair, dilencinin boynuna asılı tabelayı ters çevirerek bir şeyler yazdıktan sonra, “Şimdi buraya senin kazancını arttıracak bir şeyler karaladım. Bir hafta sonra yanına geldiğimde bana sonucu söylersin” der ve oradan ayrılır…
Şair, bir hafta sonra dilencinin yanına uğrayıp kendini tanıtınca dilenci, “Bayım size ne kadar teşekkür etsem azdır. Bir haftada kazancım ikiye katlandı, çok merak ediyorum tabelaya neler yazdınız?”
Bunu üzerine şair gülümser ve "Bahar gelecek, ama ben yine göremeyeceğim diye yazdım" der.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —