24 KASIM ÜZERİNE

“Öğretmenler! Cumhuriyet'in fedakar öğretmen ve eğitimcileri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve fedakarlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır. Cumhuriyet fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister…”
   24 Kasım’a bu boyuttan ve ölçüden bakıldığında Cumhuriyetin kurucusu O Büyük Adamın, Atatürk’ün 1920’ler ve 30’lu yıllarda aklındaki şiarı (amacı) ve öğretmenlerden beklentisi; sağlıklı düşünce ve beden yapısı ile akıl ve bilimin rotasında kültürün yüksek karaktere, namus ve fazilete evirildiği yeni nesilleri ortaya çıkaracak kıymetli bir eserdi. Onun beklentisini ve çizdiği şablonu               2023’ün üzerine bıraktığımızda, üç boyutlu hale bürünen bir hafriyat manzarası görürüz. Milli Eğitimin önünde etkisiz eleman olmuş,“milli” ifadesi, her değişen bakanın yap boz tahtası ve fantezisine dönüşen Milli Eğitim Bakanlığı, bilimi ve muasır medeniyet gerçeklerini elinin tersi ile itmiş, eğitim formasyonundan uzak, teoloji (inanç) kadrolarının tıkıştırıldığı hurafe bastonuna dayanır şekilde karşımızda durur. Bir zamanlar kaldırılmaya çalışılan T.C. ibaresinin yeni nesil eserinin ruhunu oluşturduğu şüphesiz bir gerçektir. Üniversite seçme ve yerleştirme sınavlarında fizik, kimya, biyoloji (Fen) matematik, yabancı dil ve Türkçe’ den sıfır çekenlerin sayısının yüz bini aştığı, gerçeği tersyüz etmenin meziyet sayıldığı, okuduğunu anlamayan, düşündüğünü kendi dilinde bile bir paragrafla anlatamayan, (elbette önce düşünmesi gereken) bir nesildir parlatılmaya çalışılan.
   Anayasanın apaçık maddelerine rağmen, isimlerinin önünde koca koca unvan ve sıfatların  olduğu birilerinin belki okuduğunu anlama eksikliği nedeniyle feraset kıtlığı veyahut gerçekleri örtme hamleleri ile düştükleri gülünç durumun sonunda hukukçunun bol, hukukun ise ne durumda  olduğu, bu hafriyat alanında şahide ihtiyaç duymadan çok iyi görülmekte.2023 neslini örneklemeye devam edersek, ortaya çıkan eserde nelerin bol, nelerin ancak parmakla gösterilir olduğu daha iyi anlaşılır.Haraç mezat satışların sonunda işçinin bol, fabrikaların kalmadığı, sanatçının, yazarın, edebiyatçının çok, ancak edebin pek de ortada görülmediği, dün dündür, bugün bugündür sloganıyla kendilerini inkar etmenin sınırlarını aşmış siyasetçilerin bol, çözüm, çare ve umudun olmadığı, her kurumun önünde, her caddede, her sitenin, binanın girişinde güvenlikçilerin bol, güvenliğin ise; faili meçhullerin, sayısız kadın cinayetlerinin, dibe vuran iş güvenliği ile yaşanan iş cinayetleri ve alışveriş merkezlerinin göbeğinde alevlenen mafya çatışmaları ile gani (!) olduğu, mesleklerine laik,sosyal, demokratik, hukuk  Cumhuriyetine ve onun Anayasasına bağlı olacaklarına namus ve şerefleri üzerine yeminle başlayan milyonların bol, ancak Sezen AKSU’ nun namusu aradığı şarkının bir tane olduğu, çiftçilerin bol, mahsulün yok sattığı, hasta ve hastanelerin çok, doktorların ihraç malzemesi sayıldığı, öğrencilerin bol, asansör kazaları ile inşaat şantiyelerinden de tehlikeli, bulanınsa şükrettiği yurtlar..
   Dokuzuncu köyden de kovulmamak için daha fazlasını söylemesem de, emekli bir yabancı dil öğretmeni olarak payıma düşeni yazmam gerekirse, o da anlık yaşamın esaretini, endişelerini, gereksinimlerini ve nimetlerini anlatan, en değerli şimdiki zamandan başka bir şey öğretemediğim, gelecek zamanın adı yeni nesilde başka bir ülkeye “tüymek”, geçmiş zamanın açılımı ise “dün dündür” olmuş.Bugün anlaşılıyor ki derste pratiği en çok yapılan olumsuz emir cümleleriymiş: Yazma!, Söyleme!, Yürüme!, Karışma!, Görme!, Duyma!, Bilme!, Fazla konuşma1…”Gelecekte devam eden zaman” mı dediniz? O bir hayal. Ama bir zamanlar öğrettiğim için ona da bir örnek vereyim. “2035 yılında Marsta şehirler inşa ediyor olacağız” Başkalarının yaşam çizgisi için bir hedef, bizim için kara mizah sayılacak bu örnek ister istemez bana “İstikbal Göklerdedir” hedefini bu Ulusa parmağı ile gökyüzünü gösteren ve o gün bu gündür hedefi ve eli havada kalan Atatürk’ü hatırlattı. Bırakın Marsta şehirler kurmayı, üç tane bulut veya yıldız ismi sayacak kaç kişi var? Bırakın Ay’a sert iniş yapmayı, aydaki denizlerden veya kraterlerden birinin ismini bilen varsa beri gelsin. Kuramsal fizikçilerin, ve kimyagerlerin bile kafalarını kaşıyarak çözebildiği denklemler ve matematiksel hesaplamalarla boğuşulan lise öğretiminden sonra, iş başvurusunda oto biyografisini
bile yazamayan, Hatay’ı Karadeniz de arayan bir nesil… Söylediklerimin hiç birine katılmayabilirsiniz, hepsi göreceli (kişiye göre değişen) de olabilir. Şu gerçek ki; bu nesil bizim eserimiz. Hayırlı olsun. Umudum, gelecekte, akıl, bilim ve erdemle yetişen nesillerle birlikte, nice 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutlamak. 
Esen kalın...