Ne kanser, ne verem, ne sıtma, ne kolera ne de trafik kazaları
Dünyanın bir numaralı sorunu açlık! Ölen her altı kişiden birinin ölüm nedeninin açlık olduğu açıklanıyor. Sadece Somali'de son üç ayda beş yaşından küçük 29 bin çocuk açlıktan ölmüş.
Geçenlerde televizyon kanallarından birinde Gazze'den kaçıp Suriye'deki kamplardan birine sığınan insanların yüzlercesinin her gün açlıktan öldüğü haberi var.
Dünya gıda programının verilerine göre bir milyar insan açlıkla mücadele ediyor. Sorumlu belli: Adaletsiz paylaşım, sorumsuz tüketim!
Açlığın ve susuzluğun kol gezdiği Afrika Kıtasındaki bu sorunu çözmek için sadece 50 milyar dolara ihtiyaç olduğu hesaplanmış. Silahlanmaya trilyon dolarların harcandığı bu dünyada bu kadar rakamın lafı bile olamamalı!
Dünyanın ilk beş zenginin servetlerinin sıralaması şöyle olduğu söyleniyor:
- Birinci zengin: 62 milyar dolar
- İkinci zengin: 60 milyar dolar
- Üçüncü zengin: 53 milyar dolar
- Dördüncü zengin: 45 milyar dolar
- Beşinci zengin: 31 milyar dolar
Yani sadece bu beş zengin servetlerinin beşte birini verseler koskoca Afrika Kıtası kurtulacak.
Eh ne diyelim! Kimilerinin bir eli yağda bir eli balda bolluk içinde yaşarken, öbür yanda açlıktan ölen insanların varlığından haberdar olup da kanamayan vicdanlarına tükürmek gerek.
Manzara bu iken kimden neden yakınıyoruz!
Acımasız vahşi kapitalizmin marabalığına soyunarak, emperyalistlere uşaklık ve avukatlık yapanlar huzuru mahşerde Allah'ın karşısına nasıl bir vicdanla çıkacaklar?
Dünyayı kendi çıkarları için kan gölüne çevirenlerin, insanlık kaynaklarını hoyratça sömürenlerin, insanların karnını doyurmak için harcanması gereken paraları silah sanayisine yatıranların paralarının üzerinde SADECE TANRIYA GÜVENİRİZ BİZ (in god we trust) yazmasının Tanrı katında bir anlamı olabilir mi?!
