Avrupa ülkelerinde sivil toplum örgütleri çok güçlüdür. Siyasete ağılıklarını koyacak, siyasi politikaları yönlendirecek kadar güçlü. Öyle de olmalı zaten. Bizde ise sivil toplum örgütlerinin, sendikaların varlıkları ile yoklukları fark edilmiyor.
Sivil toplum örgütlerinin ses getirebilmesi için başkan ve yönetim kurullarının güçlü, güvenilir, çalışkan ve dürüst olmaları, topluma örnek oluşturmaları gerekir. Hele hele üye aidatları ile yaşayan Atatürkçü Düşünce Dernekleri´nin.
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD)Bandırma Şube Başkanlığını, yaşama veda edene dek aralıksız 20 yıl Melih Çınar, başarıyla yürüttü. Şube yönetimleri, bu süre içinde gerçekten önemli etkinlik ve hizmetlere imza attı. Bandırmayı önemli sanat ve kültür etkinlikleriyle buluşturdu, toplum çıkarlarına aykırı gördükleri olaylar karşısında cesaretle tavır aldı, mitingler düzenledi.
Gelelim, Atatürkçü Düşünce Derneği Erdek Şubesi´ne. Ara ki, bulasın!
Geçtiğimiz cumartesi günü, gazetemizde, sayfa editörümüz sevgili Taygun Ertan´ın, bu şubenin başkanı Zafer Filiz ile ilgili çok yerinde ve güzel kaleme alınmış bir yazısı yayınlandı. Şubenin, ne kadar halktan kopuk, medya ile ilişkisinin bulunmadığını gösteren bu anlamlı yazının yeniden ayrıntısına girmeyeceğim. Bu yazıyı okumayan ve merak edenler, gazetemizin internet sitesinden, Taygun kardeşimin güzel yazısına ulaşabilirler.
Biz, yeniden dönelim, Atatürkçü Düşünce Derneği, Erdek Şubesi´ne...Aylardır, dişe dokunur, en küçük bir çalışma yok. Bazı özel günlerde, dernek genel merkezinin talimatları doğrultusunda, cumhuriyet alanında, çoğu genel merkezin tüm şubelerine gönderdiği ortak basın açıklamalarının, zorlukla toplanan 10-15 kişi önünde okunması, o kadar! Ne o, Atatürkçü Düşünce Derneği Erdek Şubesi çok çalışıyor! Ortada ciddi bir çalışma da yok, çaba da, niyet de...
Sivil toplum örgütlerinde başkanlık, çok önemlidir. Nitelik ve donanım gerektirir. Çünkü başkan, derneği sürükleyen bir lokomotif, itici güç olmak zorundadır. Bu konuda, genel kurullarda başkan ve yönetimi seçen üyelerin de çok dikkatli ve özenli olmaları, seçici davranmaları gerekir. Atatürk´ün ismini taşıyan bir derneğin, 10-15 kişinin toplanabildiği rutin basın açıklamalarıyla görevini gerçekleştirdiğini söylemek, gülünçtür. Aynı zamanda, yaşaması için aidat ödeyen, bağışta bulunan üyelerine de büyük haksızlıktır. Üyeler, başkan ve yönetim kurulunu, görev süreleri içinde de çok iyi denetlemek zorundadırlar. Öyle, ver aidatını, çekil köşeden seyret olmaz!
Şimdilik bu kadar! Aynı konuda, önümüzdeki günlerde de değerlendirmelerimiz olacaktır.