Adım 1 : Tevazu göster! Şaşkınlık yaratsa, şok etse de, el uzat! Davet et! Aleni durum, olgu yarat! Barış soslu şok dalgasının bütün yurdu sarıp, beyinlerde yer bulmasını sağla! Organik bağlantılılar ve her duruma göre şekil alan, uzak durmayı ve yumuşaklığı karakter edinmiş, amorf (şekilsizlik) vizyonundakilerin ‘yem bulmuş sazan balığı’ gülüşünün bütün memlekette yeter miktarda görülmesini sağla! Hikmet ve bereketi kendinden menkul bu ilk adımın adeta sıva alçısı gibi; sekiz yaşında boğulup, dereye atılan, vurulup, bıçaklanıp, tecavüze uğrayıp, kafaları kesilen, daha kuvözdeyken sözde yeminli alçaklarca katledilenler gibi toplumda gerilimler, ve çatlaklar oluşturan yüzlerce, binlerce kötülüğün üstünü örtüp, gölgelenmesini ilk adımın lütuf dolu bir ihsanı olarak kabul et!
Adım 2 : İlk adımdaki ‘el uzatmanın’ şok dalgasına ilaveten, muhtemel, malum mihraklarca sahneye konacak ’Tusaş’ baskını gibi katalizörlerin (reaksiyon hızlandırıcıların) sahnedeki yerini alması, terörün acı veren melun yüzünü gerçek olarak bir kez daha göstererek, yumuşakçaların ve organik bağlantıları olanların terörün çevresindeki varlıklarının tescil ve kabul edilmesini sağlayarak; terörü, destekçilerini, ve sempatizanlarını bir kez daha damgalayarak üçüncü adım için bir kaide oluşturacak korku, öfke, kin ve şaşkınlığın tazelenmesiyle, artık terör; kötüleşen ekonomiden, fakirlikten, bireysel cinnet ve huzursuzluklardan daha fazla acı veren bir olgunun, ses çıkarana, isyan edene yapıştıracağınız bir etiketidir. Ufkun ötesini bir türlü görmeyi başaramayanlarla, organik bağla bağlı olanlar artık, ‘ofsayt’ da (off side) oyun alanının yani, kendilerini anlatmanın ötesindedirler.
Adım 3: Kayyumların kapısını açma zamanı! İçinde barış sözünün geçtiği, güfte ve bestecisinin önem taşımadığı her türkü-şarkıya düşünmeden göbek atıp, daha önceki tecrübeyi yok sayarak, anlayamadıkları oyunlara el yükselterek balıklama atlayanların, anlık olaylara göre strateji değiştirenlerin, bu durumun sonunda isyan marşları söyleyerek yumruklarını sıkmaları durumunda, arkası bolca tutkallanmış, yapışmaya hazır, terör etiketi ile yumuşakçaların halkın gözündeki mertebesinin ne hal alacağını ellerini ovuşturarak izle.
Adım 4: Organik bağlantılılar ve yumuşakçalar artık kaderde ve söylemde ortak bir şöhret içindedirler.
Yeni kayyumlar, üstü örtülen gerçekler, hukuksuzluğun, günden güne artan fakirliğin ve cehaletin kışkırttığı sosyal ve bireysel raydan çıkmışlığın levyesi (hareket ettirici kolu) ile çömlekçinin kil tornasına yerleştirilmiş yumuşak malzemenin döndürülerek, dönüştürülerek daha çok sersemletilmesi ile perçinlenen, pişirilen terör ve isyan etiketli çömleği, Ankara Gar ve Tusaş örneğindeki gibi tiksindirici ve lanet dolu terör eylemlerinin döktüğü kanlarla doldurup, milyonların gözünde kırılıp parçalanması gereken hedefler haline getirmek.
Adım 5: Buraya kadar halkın gözünde bütün olumsuzlukların sembolü olarak belirtilmiş, hiçbir zaman kendisi olamamış, küresel akımlar, yeni modalar, iç ve dış bedhahların sayesinde altı okunun eğilip, bükülmesine seyirci kalmış, daha çok kaderin cilvesiyle kazanılan birkaç puan oy ile birinci parti olmanın derinlik sarhoşluğunda iktidar halüsinasyonları görüp, zamanın altın tepside sunduğu fırsatlara, demokrasi ve anayasanın verdiği haklara sırt dönüp, körelmelerine çanak tutan , böylelikle bir türlü yeni gündem oluşturma şansını yakalayamadan, şiddetini ve süresini muktedirlerin belirlediği akıntıların önünde sürüklenen şaşkınların kifayetsiz sözlerinin son bulacağı, riya, çıkar ve cehaletle yoğrulmuş geniş halk kitlesinin erken genel seçime çağrılması ile nihai hezimetin sahneye konması.
Adım 6: Yurdun bir köşesinde yaşanacak bir depremin bile sorumlusu olarak gösterilse, aksini savunamayaca hale gelmiş seçkin muhalefete nispet, yeni anayasa için ‘vira bismillah’ nidaları ile, özelleştirme, haksız sahip oluşlar, karanlık ihaleler ve ekonomi adı altındaki harç ve vergi tezgahlarının sonunda elde edilenlerden dağıtılan ulufelerin memnuniyeti ile, açlık, ve çaresizlikten nefesi tükenmiş olan ‘notere’ onaylattırılan, laik, sosyal, demokratik hukuk devletinin ruhuna ‘Fatiha’ sayılacak, çoktan hazır edilmiş yeni anayasanın doğumu.
Adım 7: Çığırından çıkan iklim dengesinin sahneye koyduğu şiddeti artan tabii felaketlerin tehdidindeki sosyal ve ekonomik hayatın, azalmakta olan doğal kaynakların, üç kuruş için talan edilen, yakılan ormanların, devletlerin tepesindekilerin bile telaffuzundan çekinmedikleri ‘üçüncü dünya savaşı’ tehlikesinin, yerlerde sürünen hukukun, ufukta görülmeye başlanan küresel açlık ve susuzluk ihtimalinin hiçe sayılarak, tarımın zurnanın son deliği gibi bir sorun olarak görüldüğü, riyanın ibadet, borç batağının esenlik, kaosun intizam, cehaletin keramet sayıldığı, kavramların bir biri yerine kasten kullanılarak Türkçenin ve hayatın anlamsızlaştırıldığı bir yurdun barut fıçısını andıran, sosyal patlamalar ve topyekûn bölgesel savaşlara ve göçlere gebe ülkelerle çevrelenmiş olması, hangi planın kaçıncı maddesinde değerlendirilebilir. Tek tek, her biri bir dönemi ve yaşam alanını dert ve kedere batırmaya yetecek güçteyken, tümünün hesaba katıldığı bir zaman dilimi ve coğrafyanın nasıl bir kördüğüme dönüşeceğini düşünmek, zekadan çok cesarete ihtiyaç duyacak gibi durmaktadır. Günümüzden kabaca bir asır kadar önce yine zamanın kördüğüm haline dönüştüğü, coğrafyanın işgallere, savaşlara, salgınlara ve ölümlere hazırlandığı o kasvetli günlerin yükünü omuzlayıp, ülkesini ve milletini, doğruluğu, liyakati, erdemi, ‘Ya istiklal, ya ölüm!’ diyecek azim ve cesareti ile tarihin kendisine, ülkesini ve milletini düze çıkarma onurunu verdiği O kutlu insanın zaman aşan ilkeleri önümüzdeki karanlıktan kurtuluşun tek meşalesi olacak. Ölümünün seksen altıncı yıl dönümünde sonsuz rahmet dileklerimle.
Akıl, bilim ve erdemle, esen kalın.