ÖNDER BALIKÇI

Tarih: 26.11.2013 00:00

AFFET BİZİ ÖĞRETMENİM

Facebook Twitter Linked-in

24 Kasım`da, yeni bir "Öğretmenler Günü"nü daha geride bıraktık. Yine siyasilerimiz, bol bol öğretmenlik mesleğinin kutsallığı, öğretmenlerin özverisi, asilliği, öğrencileri için kendini mum gibi eritmesinden söz ederek, övgüler düzdüler.
Ah, be öğretmenim! Sen, elbette ki bunlara inanmadın!
Sana, yıllardır ailenle birlikte huzur içinde yaşayabileceğin, insanca bir ücret veremeyenlere, seni ek iş yapmak, hatta limon satmak zorunda bırakanlara neden inanacaksın ki?
40-50 yıldır, siyasi çıkarları uğruna eğitim sistemimizi "yaz-boz tahtası"na dönüştürenlere, (4+4+4) diyerek, bir kuşağı heba edenlere nasıl güveneceksin ki?
Seni, yıllardır kurutulmuş bir yaprak gibi oradan oraya savurup, sürgün ederek, ailenin parçalanmasına bile neden olanlara inanmanı beklemek mümkün mü?
Bağımsız, hükümetlere göre hareket etmeyen, "millî" nitelikli bir eğitim sistemi yerine ezbere yönelik uygulamayı ortaya koyan siyasilerin hesaplarını görmeme olanağın var mı?
İlkokul, ortaokul ve üniversite arasında bir eğitim bütünlüğü yokken, üniversite mezunları Sait Faik`i bilmezken, senden, özgür düşünce sahibi kuşaklar yetiştirmen beklenebilir mi?
Bu ortam ve koşullarda, akıl, sevgi, bilime dayalı çocuk cumhuriyetleri yaratman istenebilir mi?
Bu denli maddi-manevi olumsuzluklar yaşarken, öğrenci odaklı yeni eğitim anlayışı doğrultusunda öğrenciye koltuk değneği olmanı, onların bilgi, beceri üretimine destek verip, rehberlik etmeni, özgürce düşünmeye yönlendirmeni beklemek haksızlık değil midir?
Düşük maaşlar, ek iş yapma zorunluluğu, fazla çalışma ve angaryalar, soruşturmalar, atanamamak, liyakat yerine yandaşlığın belirleyiciliği gibi uygulamalar ve sorunlarla boğuşurken, mesleğini yerine getiremez duruma gelen öğretmenime yazık değil mi?
Henry Brook Adams, "Öğretmen, sonsuza dek etkiler. Onun etkisinin nerede bittiğini kimse bilemez" diyor ama bu ortam ve koşullardaki ülkemiz öğretmeninin etkili olmasını beklemek, O`na haksızlık sayılmaz mı?
Sevgili öğretmenim, sana, Atatürk tarafından, ülkemizi 21. yüzyıla taşıma hedefi verilmişti. Senin, kendini taşımana bile olanak verilmedi, 40-50 yıldır. Boş vaatlerle uyutuldun, durdun. Akıl-sevgi-bilim-çocuk cumhuriyetleri kurman engellendi.
Bıraktık, "Öğretmenler Günü"nü kutlamayı…
Bizi affedebilecek misin, öğretmenim?

Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —