Aslında bu yazı dış siyasetle ilgili bir yazı ama bütünüyle değerlendirildiğinde içe dönük bir yazı olarak da algılanabilir ancak her zaman söylemeye çalıştığım gibi yüce Türkiye devletinin ne sebep olursa olsun dışarıdan yönlendirilmesine şiddetle karşı olduğumu bir kere daha belirterek yazıma geçmek istiyorum.
Evet, biraz geçmişe doğru siyasal yaşamımıza baktığımızda ülkemizde yaşanan çeşitli olaylar karşısında dışarıdan yapılan söylem ve telkinleri hatırladığımızda başta Almanya olmak üzere bir çok Avrupa ülkesinden gerek medya üzerinden gerekse siyasi parti temsilci yorumlarıyla yapılan ağır eleştirel söylemleri sanıyorum benim gibi yaşı 60'ları deviren pek çok vatandaşımızın iyi hatırlayacağını umuyorum. Yaptıkları tüm eleştirilerin de bir ülkenin iç işlerine karışmak amaçlı olmadığını, yapılan tüm eleştirilerin de hep demokrasi ve özgürlükler gereği olduğunun altını çizerlerdi.
Ve hatta en son geçtiğimiz aylarda ülkemizi ziyaret eden Alman Cumhurbaşkanının ülkemiz hakkında söyledikleri olumsuzlukları hatırladığımızda Avrupalıların 1900'lü yıllardan bu güne ülkemize dönük siyasi eleştiri alışkanlıklarından vazgeçmediklerini görüyoruz.
Ve şimdi 24 Mayıs'ta Almanya'yı ziyaret edecek olan sayın Başbakan Recep Tayip Erdoğan'nın muhtemelen Köln'de yapacağı konuşmalar öncesi Almanya basın ve siyaset ortamında bazı tedirginliklerin oluşmaya başladığını basından takip ettiğimiz kadarı ile öğrenmiş bulunuyoruz.
Tamam, iyi de sizler Almanya olarak yıllardır aynı işleri hep yaparak geliyorsunuz ve bundan da hiçbir şekilde ne Avrupa medyasında ne de Avrupa siyasi ortamında ülkemize dönük yapılan bu eleştirel söylem ve yönlendirme çalışmalarına karşı bir duruşu maalesef göremiyoruz. Demem o ki ülkemiz iç işlerine karışmayı adetten sayarak bu günlere gelenlerin artık yaptıkları hataları görmeleri gerektiğini eğer devam ederlerse mutlaka karşılığını göreceklerini artık bilmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Aslında esas tedirgin oldukları konun ben yapacağı konuşmalarla bu gün dünyanın bir çok ülkesi tarafından ilgiyle takip edilen bir Türkiye Başbakanının olmasıdır. Yani, yıllardır sessizce geldikleri Almanya'dan sessizce ayrılan bir başbakandan, bu gün daha Almanya'ya gelmeden söyleyecekleri ile sadece Almanya'da değil dünyanın bir çok ülkesinde merak uyandıran bir başbakanın gelecek olmasındandır.
Meseleye bu yönüyle bakarak geldiğimiz noktaların iyi değerlendirilmesi ile her iki ülke yöneticilerinin söylem ve tavırlarında daha dikkatli davranarak ülkeler arasındaki iyi ilişkilerin böylesi davranışlar yüzünden zarar görmemesini sağlamak olmalıdır diyorum.
Esen kalınız.