Futbolumuzu konuşurken eğitim ve kurumsal faaliyetlerin yanında bir de saha içi biraz da futbol dışı olarak yorumlayabileceğimiz alışkanlıklarımızdan da söz etmemiz gerekiyor.
Örneğin, rakiplerle uğraşma, hakemlere itirazlar (kenar yönetim itirazları da dahil), seyirciye dönük davranışlar, kasıtlı sertlikler, kendi takım arkadaşları ile tartışmalar.
Abartılı hareketler gibi saha içinde görebildiğimiz bu tarz alışkanlıklarımızın mutlaka gözden geçirilmesine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
Özellikle bu yıl maçları izlerken çizgilere olabildiğince yakın durarak saha içi fotoğraflara baktığımda topun dışında ilgi alanlarını bu kadar çoğaltan bir futbolcunun oynayacağı futbolda başarı şansının çok fazla olmayacağını da söylemek istiyorum. Hele hele maçların zorluk dereceleri yükseldikçe bakıyorum saha içindeki tansiyonlar daha bir tavan yapıyor bizim ülkemizde. Ve ardından sarı kartlar çıkmaya başlıyor. Halbuki oyuncunun kendisini topa vererek takım oyunundan düşmemek adına çabalaması gerekirken bakıyoruz tam tersi bir şekilde farklı kulvarlara koşmaya başladıklarını görmek bizim gibi amatör futbol sevdalılarını üzdüğünü söylemek isterim.
Aslında oynanan maçlara bakarak verilen sarı ve kırmızı kart adetlerine baktığımız da bazı değerlendirmeleri yapabilmek de mümkün. Örneğin 2013-2014 BAL Ligi 8. grup maçlarına (bu arada maçkolik.com internet'e bu bilgileri verdiği için teşekkürler) baktığımızda 14 takımlık bir sezonda oynanan 26X14 maç sonucunda toplam 85 kırmızı, 763 sarı kart çıktığını görüyoruz. Aynı takım sayısıyla 2012-2013 sezonuna baktığımızda 98 kırmızı, 868 sarı kart çıkmış ama unutmayalım ki bu son sezonda ligden bir takımın çekilmesiyle 26 maç eksik oynandı.
Dolayısıyla şöyle bir kaba hesapla BAL Liginde kart adetleri olarak çok fazla bir değişim yok gibi duruyor önümüzde.
Ama izin verirseniz sizlere ilginç bir istatistik daha vermek isterim. Erdekspor sezon boyu gördüğü 12 kırmızı kartla liderliği elinde tutarken yine gördüğü 71 sarı kartla da en arka sıralarda bulunuyor. Uşak Sportif ise gördüğü 11 kırmızı ve 81 sarı kartla her iki istatistikte ikinci sıralarda yer almış.
Geçtiğimiz haftalarda da yazmıştım, futbolumuzu konuşmadan önce mutlaka saha içindeki futbol dışı sorunları azaltmamız gerekiyor. Bunun için sarı kartları gündeme taşıyarak belli sarı kartlar toplamlarına sınırlamalar getirilerek puan silme veya saha kapatma gibi tedbirlerin getirilmesi hususunu artık tartışmalıyız derim. Bakınız bu verilenler tamam çıkan kartlar ama bir de maç esnasında yapılan onca ağır itirazlara rağmen çıkartılamayan sarı ve kırmızılarda çok var ki bunlarında değerlendirmelere muhtaç konular olduğunu düşünüyorum.
Daha da önemlisi bugün hakemlere derken orta hakemleri konuştuğumuzu biliyorum ama yan hakemlere de yapılanların az olmadığını söylemek istiyorum. Özellikle maç esnasında çok sıkça yaşanan taç atışlarında ve hatta bu atış orta çizgilere yakın olsa bile bu kadar ağır tepkilerin neden verildiğini anlamak gerçekten zor. Bu kadar hırsın ve stresin hem futbolcuya hem hakemlere ve hem de oyuna zarar vermekte olduğunu ne zaman göreceğiz gerçekten merak ediyorum. Hele bir de deplesmana gelen takımın maçta üstünlüğü varsa ben onlara Allah yardımcıları olsun diyorum. İstiyor ve bekliyoruz ki misafir takımlar kazanmasınlar hep kaybetsinler. Yaklaşık olarak 1970'li yıllardan bu yana hep sahalardaydım, bu günde sahalardayım. Yarın yazacakmıyım bilemiyorum ama maalesef bu konularda hala en küçük bir düzelmenin olmadığını da üzülerek söylemek istiyorum.
Bakınız şimdi bütün yurt çapında yükselme maçları oynanacak. Bakalım kaç maç yarıda kalacak, kaç kırmızı kart çıkacak ve nasıl olayları yaşayacağız hep beraber göreceğiz. Aslında futbol konuşmamız gerekirken bizler gene futbol dışı konulardan konuşuyoruz.
Aslında futbol dışı konuşma derken kenar yönetimler olarak da sorunların devam ettiğini görüyoruz. Tamam, itirazlar olmalı elbette ama en küçük bir hareket karşısında hemen en ağır tepkilerle çizgilere koşulmasını anlamak zor. O zaman futbolcu kenara bakınca hocasından aldığı güçle bu sefer daha ağır itirazlarda bulunmaya başlıyor ve sonrası malum, gelsin sarılar gitsin kırmızılar. Bakınız iki sayfa dolusu konuştuk ama hala futbolumuza giremedik.
Ve gelelim oynadığımız futbola. Yavaş ve dağınık oynuyoruz. Bunu da yarın konuşmak üzere esen kalınız.
