Erhan Göçmen


Apartman yönetiminden devlet yönetimine

Apartman yönetiminden devlet yönetimine


Özellikle kış ayları yaklaşınca apartman sorunlarımız artıyor biliyorsunuz. En başta yakacak olmak üzere kapıcı ve bakım sorunları olmak üzere maliyeti yüksek sorunlar oldukça önemli tartışmaları yaratan sorunlar olarak güncelliğini koruyor.
Çay bahçesinde arkadaşlarla çeşitli konular üzerinde konuşurken konu bir şekilde apartman yönetimlerine geldi ve bu konuda epey konuşmak zorunda kalmıştık.
Bir arkadaşım, eğer apartman toplantılarımızı iyi yapar ve bu toplantıları büyük bir olgunluk içinde tamamladığımız zaman eminim partilerimiz, derneklerimiz meclisimizde, devletimizde iyi çalışacaktır.
Bir diğer arkadaşım da,  üç kişi bir araya geldiğimizde neden anlaşamıyoruz bu yaşıma kadar hala anlayamadım diyordu. Sakin sakin çayını yudumlayan Burhan bey ise bakın bakalım bizler oturup, adam gibi konuşup, tartışıp, uzlaşıp, gönül rahatlığı ile ayrıldığımız kaç tane toplantı hatırlayabiliyoruz?
Bir diğer arkadaşımızda asansörler ve çatı katlarının hemen hemen tüm apartmanlarımız da sorun olmaya devam ettiğini söylerken, özellikle şu dış kapıların kapatılması konusundaki ihmallerin bir türlü aşılamamasının merak ettiğini, bir diğer arkadaşımızda yaklaşan sıcak yaz günlerinde kapı önlerine bırakılan ayakkabıların neden olduğu kokuların nasıl önlenebileceğinin merakı içindeydi.
Ya apartman seçimleri diyor İdris bey arkadaşımız. Nasıl bir çekişme, nasıl bir tartışma ve de o derin kulisler. Dışarıdan bakanda sanki bunlar başbakan seçiyor zannedecekler yahu diyordu arkadaşımız.
Aslında çok sık tekrarladığım gibi toplum olarak ortak kullanım alanları üzerinde nasıl bir sorun olursa olsun maalesef çoğunlukla önyargılı davrandığımızı düşünüyorum. Özellikle sorunlar hakkında ne niyeti okumayı yapabiliyoruz ne de ortada duran bardağın dolu taraflarını görmeye çalışıyoruz.
Daha doğrusu çok sık yaptığımız gibi her şeye itiraz etmek yoluyla çözümler üretebilme yerine sorunları çözümsüz kılma amaçlı şark tipi bir anlayış yolunun bu çağda devam ettirilmesini anlamak mümkün değil artık. Hele hele bir de siyasi görüşünü bildiklerimizdense eğer örneğin % 95`i doğru da olsa o % 5`lik hatalı payı öyle büyüterek dayatmalar yapıyoruz ki sonunda kendimiz tatmin oluyoruz belki ama maalesef sorunlar çözülmeden öylece kalıp gidiyor. 
Tamam, elbette kişiler fikirlerini açıkça söylemeli, tartışılmalı ama kabul görmeyince de ısrarlardan vazgeçilmeli diyor bu konudaki uzman olan hocamız.
Bakınız bu gün on binlerce apartman yönetimimiz var. Yine bu gün 5 bine yakın belediye meclisimiz bulunmaktadır. Siyasi partilerimiz ve binlerce derneğimizi de sayarsak eğer bu gün 75 milyonluk devasa bir ülkede birçok çeşitliliği ile sosyal yaşamın iyi olması adına büyük bir emek verme söz konusu.
Sonuç olarak birbirimize güvenmeden, karşımızdakine saygı duymadan, pozitif tavırlar sergilemeden nasıl olacak bütün bu işler? Daha doğrusu ister apartmanda isterse derneklerde veya siyasi partilerde olsun düşüncesini beğenmediğimiz partilimizi veya dernek arkadaşımızı veya aynı apartmanda oturduğumuz komşumuzu yok saymamız mümkün olabilir mi? Olamayacağına göre bu gün taa Ankara`dan en yakın köyümüze veya apartmanımıza kadar gördüğümüz bu denli dayatmaların altında ne var acaba? Bu kadar sözden sonra ben cevabın aslında sosyolog ve psikologların işi olduğunu ve bilimsel olarak mutlaka araştırılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.
  • BIST 100

    10689,05%0,92
  • DOLAR

    40,47% 0,13
  • EURO

    47,66% 0,04
  • GRAM ALTIN

    4384,92% -0,47
  • Ç. ALTIN

    7022,06% -1,22
  • Cuma 39.3 ° / 19 ° Güneşli
  • Cumartesi 38.6 ° / 18.4 ° Güneşli
  • Pazar 42.1 ° / 18 ° Güneşli

Balıkesir

25.07.2025

  • İMSAK 03:58
  • GÜNEŞ 05:46
  • ÖĞLE 13:16
  • İKİNDİ 17:12
  • AKŞAM 20:35
  • YATSI 22:15