ASLA ZARAR ETMEMENİN YOLU

Kıymetli okurlar, salgın hastalığın yol açtığı bekleyiş ve endişe devam ediyor. Haberlerde ve konuşmalarda ölüm oranı arttı-düştü diye analizler yapılıyor. Ancak farkında olmalıyız ki hasta veya ölenlere dair telaffuz edilen her bir sayı bir cana tekabül ediyor.
Hastalık ve ölüm başkasına ulaşınca konuşmak ve hatta espri malzemesi yapılması kolaydır. İlk günlerden itibaren başlayan, daha çok gençlerin başını çektiği platformlarda salgın hastalıkla ilgili düzeysiz şakalar hâlâ devam etmekte. Toplumun aynası konumundaki medyadan saçmalıklar yansıyor. Şunu görmüş oluyoruz: İnsanlar her durumda tıynetlerini ortaya koyuyorlar.
Sevgili okurlar, kalp taşıyan, gönül ehli insanlar yine ibadete, duaya ve kulluğunun yükümlülüklerini eda etmeye çalışıyor. İbadette neşe buluyor bu insanlar. İbadetle bu süreci hayra tebdil etmeye gayret ediyorlar.
Yine merhamet sahibi insanımız muhtaca el uzatmaya, bir derde derman olmaya, bir sıkıntıyı izale etmeye çalışıyor. Darlıkta varlığın şükrünü eda etmeye çalışıyor ince ruhlu, yüreği şefkat kokan ?insanlar´! Paylaşmak için yollar arayan, sebepler kollayan hak ve hakikate vâkıf insanlar, vakfediyor kendilerine imkân vakfeden Allah yoluna, vasıl olduklarını.
Şu ayeti velev ki okuyamasa, metninden haberdar olmasa bile içinde yetiştiği kültürün biçtiği rolle paylaşıyor rızkını: "Allah´ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah´ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah bozguncuları sevmez."(Kasas,77)
Kazandıkça eli bağlanmayan, sadece kendine yontmayan, dünyaya nasip almaya geldiğini bilen ve nasipten öteye köyün olmadığının idrakinde olan yüreklere sahiptir, hayır yapabilenler.
Nefisleri karunlaşmamış cömert insanlardır, mala tamah etmeyenler. Hele hele fırsatçılık, stokçuluk, karaborsacılık gibi yollarla, kısa yoldan zenginleşmek için başkalarının sıkıntılarını merdiven yaparak zirveye asılmazlar, merhamet ehli olanlar.
Mümin bakışıyla mala-mülke bakanlar kaybı olmayan bir kazancı elde etmeye çalışırlar ki şu ayette kaybı olmayan bir kazancın yolu gösteriliyor: ?Şüphesiz, Allah´ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler.?(Fatır, 29)
?Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır.?(Zariyat, 19) ayetinde ifade edilen fakirin hakkını ateş yemek gibi görür Mümin kimseler. Zekât fakirin hakkıdır. Allah´ın koyduğu bir ölçüdür bu. Fakire bu hakkı Allah tahsis etmiştir. Hele zor günlerde insan olabilmek yanındakinin ızdırabına ilaç olmaktır!
Malı ile hayır yapanlar, o malını ebedileştirir. Ahirette o malını ve o malından daha hayırlısını görmek isteyen paylaşsın, infak etsin. Vermeye de en yakın komşusundan ve akrabasından başlasın. Herkes tanıdıklarını kollar ve yardım edeceği daireyi dışarıya doğru genişletirse dünyada muhtaç kalmaz.
Ne mutlu malın satın alamadığı kimselere! Selâm ve dua ile?