Ne günlere kaldık! Artık müftülerin, din adamlarının dilinden Atatürk'ün ismini duymaya hasretiz.
Geçtiğimiz günlerde, gazetemiz YENİ ERDEK'in önünde, 1. ve 2. İnönü Hükümetleri döneminde parlamentoda Kırklareli Milletvekili olarak bulunup hâlen yaşamını Erdek'te sürdüren Hasan Tahsin Uzun ile kısa bir söyleşi yaptık. Uzun, bir süre önce, bir yerde Erdek Müftüsü İsmail Yalçın'ın, dua ettirirken, konuyla ilgili olduğu halde Atatürk'ün ismini hiç ağzına almaması nedeniyle kendisini daha sonra uyarıp neden Atatürk'ün isminden söz etmediğini sorduğunda, kendisinden, Talimatlar var. Biz ona göre hareket ediyoruz yanıtını aldığını söylemişti.
Şurası bir gerçek ki, içinde bulunduğumuz siyasi ortamda müftüler ve din görevlileri, genelde Atatürk'ün ismini anmaktan çekiniyorlar. Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın bile din sömürüsü adına konuşması gereken birçok ortamda sustuğuna üzülerek tanık oluyoruz.
Ancak hâlen Bandırmanın değerli bir müftüsü var: Süleyman Küçük. Görevinin bilinci içinde hareket ederken, gerektiğinde Atatürk'ün ismini çekinmeden dile getirmesini biliyor. Bunu, Bandırma Şehitliği'ndeki Şehitler Günü anma programında gördük. Dolu dolu Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, dünya lideri Atatürk'ten söz etti. Tabii ki, alkışladık. Süleyman Küçük, din adına doğruları söylemekten hiç çekinmiyor. Geçtiğimiz günlerde, camideki bir vaazında, köylerde düzenlenen Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin amacından uzaklaştığını, dinimize aykırı şekilde israfa dönüştüğünü anlattı. Tabii ki, bu doğru değerlendirmeyi takdirle karşıladık. Bandırma, vatandaşlarla, cemaatle iyi ilişkiler kuran, onlara sevecen bir şekilde yaklaşıp kendini sevdiren, politikaya bulaşmamaya özen gösteren, sadece yüce dinimiz adına görev yaptığının bilincinde olan çağdaş bir müftüye sahip. Kendisini kutluyor ve bundan sonraki görevinde de başarılar diliyorum.
Tabii ki, aklıma şu soru da geliyor:
Erdek Müftüsü İsmail Yalçın, Atatürk'ümüz hakkında ne düşünüyor acaba? Bir vaazı veya ettirdiği dua sırasında açıklasa da öğrensek