Tahsin KAVAK

Tarih: 31.07.2015 16:19

BALIK ÇOBANI ZIPKINCI DEDE

Facebook Twitter Linked-in

Deniz sevgimin çeşitli nedenleri vardır. Başlıca nedeni,
denizde avlanmaktır. Avlanırken yüzerim, yüzerken ise denizin
mavilikleriyle, kumuyla, yosunuyla, balığıyla, ahtapotuyla, midye ve karidesiyle bir cümbüş ortamında tanışır, mutlu olurum.
Bu ortam bende bir tiryakilik oluşturmuştur, benim vazgeçilmezim sayılır. Denizsiz yaşantılarımda bile aklıma gelince bir özlem olur, gelir yüreğime oturur.
Bu yüzden, yazlığa gelince saat 6-7 sularında uyanır,
İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Eğitim Birliği Tesisleri´nin
hemen sağında -beton bir yoldan- Kıbrıs akasyaları ve zakkum
çiçekleriyle bezenmiş, insanın yaşama sevincini tetikleyen
bir güzellik içinde, 500 metre yürüyerek görkemli Akdeniz ile
buluşurum.
Kumsalın, gecenin serinliğinden kurtulmakta olduğunun
anlaşıldığı, güneşin ilk ışıklarıyla gelen sıcaklığa kucak
açıldığı saatlerdir..
Bu saatlerde kefal sürüleri kıyıya yakın bir sabah turuna çıkmış
Olurlar.
Zıpkınımı kurar, usulca denize -gürültüsüz- girerek, bir kefal sürüsüne denk gelme umuduyla çırpınmadan yüzmeye
başlarım. Bazen bir-iki kefal avladığım olur. Bazen de kendimi
kefal sürüsünün peşinden giden bir balık çobanına benzetip,
bu benzetmenin keyfiyle gülümser, kendime ZIPKINCI DEDE
adını yakıştırır ve avdan eli boş dönmenin üzüntüsünü şöyle
bir şiirsel espriyle teselli ederim:
zıpkıncı dede
her sabah saat yedide
bir elinde zıpkını
diğerinde paletleri
başında deniz gözlüğü ve şmorkeli
yeldiri-yepelek denize gider
bilen-bilmeyen
balık avlamaya gidiyor sanır
ne gezeeeer r r r r r
zıpkıncı dede
sabahın yedisinden dokuzuna kadar
düşer bir kefal sürüsünün ardına
denizde balık güder!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —