ÖNDER BALIKÇI

Tarih: 11.09.2015 15:59

Basın ve özgürlük

Facebook Twitter Linked-in

Hürriyet Gazetesi´ni severim. Son yıllarda, zaman zaman satın alarak okur, zaman zaman da haber ve köşe yazılarını internetten izlerdim. Artık her gün satın alıyorum. Nedeni ise uğradığı son saldırılar ve yok edilmek istenmesi.
Hürriyet, 67 yıllık bir gazete.
AKP´li İstanbul Milletvekili başkanlığındaki, bir grup partili tarafından kapısına gelip gazetenin camlarını kırılıyor. Milletvekili, bu arada, ?1 Kasım´dan sonra Hürriyet Gazetesi dahil, birçok kişinin bu ülkeden defolup gideceklerini? söylüyor. Korkunç!
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı(TGC) Turgay Olcayto, ?Basına bu kadar ağır baskılar yapan bir iktidarla karşılaşmadım. Gazeteciler, terörist muamelesi görüyor. İnadına dürüst gazetecilik yapmayı sürdüreceğiz? diyor. Sonuna kadar haklı, elbette.
Saldırı ve şiddetin, demokrasilerde asla yeri olamaz. Saldırı ve şiddet, özgürlüklere indirilen bir darbeden farksızdır. İfade özgürlüğünün en önemli unsuru, eleştiridir. Bu özgürlüğün bulunmadığı ülkelerde demokrasiden söz edilemez. Gazeteciliğin temelinde ise eleştiri ve muhalefet vardır. Gazeteci de, sanatçı gibi, gerçeklerden ve dürüstlükten ayrı düşmeden muhalif ruha sahip olması gereken kişidir.
İşte bu nedenlerle basın özgürlüğü ve gazetecileri hedef alan tüm saldırılar, doğrudan demokrasiye ve çok sesliliğe yöneliktir. Basına yönelik bu saldırılar, kendileri gibi düşünmeyenlerin körüklediği kin ve nefretin hangi boyutlara yükselebileceğini, tek sesli bir toplum yaratılmak istendiğini bir kez daha ortaya koymuştur.
TGC Başkanı Turgay Olcayto´nun da vurguladığı gibi ?İnadına dürüst gazetecilik?ten vazgeçmeyerek, yılmamak gerekir.
Artık her gün Hürriyet Gazetesi alıyorum.
VE İKİ KONUYA AÇIKLIK
Bu arada, iki ayrı konunun da altını çizelim.
Birincisi, YENİ ERDEK´te, asla bilinçli şekilde yalan haber yer almaz. Haber, araştırıldıktan sonra yayınlanır. Gazetecilik yaşamım boyunca hiçbir zaman araştırmadan haber yapmadım, söylenmeyen bir sözü veya parasal açıklamayı da habere dönüştürmedim. Erdek çay bahçelerinin ihalesi ile ilgili rakamlı olarak verdiğim haber de dahil. Benim, atmasyon haber yapmadığımı da en iyi şekilde, yıllardır beni tanıyan Erdek Belediye Başkanı Hüseyin Sarı bilir. Herhalde 800 bin liralık muhammen bedeli kafamdan uyduracak değilim.
Gelelim, ikinci konuya.
Önceki gün, Erdek´te yaşanan intihar girişimi olayının ayrıntılarını, gazetemizin dünkü sayısında yayınlanan köşe yazımda belirttim. Gazetemizin sayfa editörü Taygun Ertan´ın, haberi araştırdıktan sonra Doğan Haber Ajansı´na (DHA) intihar girişiminde bulunan kadının, Bandırma Devlet Hastanesi´nde yoğun bakımda olduğunu bildirdiği halde Anadolu Ajansı Erdek muhabiri olan, ancak DHA´ya da haber veren kişinin, ?kadın öldü? diye bildirmesi nedeniyle haberin bu şekilde yer alması, ardından DHA´nın, yeni bir haberle kadının yoğun bakımda olduğunu belirterek, ajansı zor duruma düşürmesine paralel şekildeki gazetecilik dramını anlattım.
Aynı akşam, Erdek´teki bir yerel gazetede köşe yazarlığı yapan kişi, gece 23.00 sıralarında, gazetemizin sayfa editörü Taygun Ertan´ı telefonla arayarak, ?Neden, kadının öldüğünü yazdın?? diye hesap sormuş. Gazetemizin sahibi Mehmet Ertan da, ben de dışarıdan bu müdahaleyi öğrenince hem çok şaşırdık, hem de kızdık. Taygun, genç ve efendi bir kardeşimiz. Karşısındakinin yaşına hürmeten, ?Sana ne? Bizim gazetemize, benim yazdığım habere, bende en küçük bir emeğin olmadığı halde, dışarıdan gazel okumaya kalkarak neden karışıyorsun? Sen, kendi gazetene bak!? dememiş. Dese, haksız mıydı?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —