ALAADDİN BABUCÇU

Tarih: 21.06.2024 15:18

BİR İNGİLİZ ATASÖZÜ ‘ İKİ KAFA TEK KAFADAN İYİDİR’

Facebook Twitter Linked-in

Kentteki sorunları, çok seslilik, ve ortak aklın düşünce vizyonu ile görüşmek, paydaşlar ve hedefler üzerinde birlik ve beraberliği mümkün olduğunca tesis etmede gönüllülükten doğan itici gücü kullanan, en üst düzeyde demokratik katılım ve gelişimin hedeflendiği, sivil kimlikli, yönetime katılım aracı olan Kent Konseyi Belediyeler Kanunu’nun 76. maddesi gereğince mahalli idareler genel seçimlerinin bitiminden üç ay içinde  belediye başkanının çağrısıyla oluşumuna başlar. Konseyin oluşumunda mevzuatın istediği, otomatik olarak sahneye konacakları (seçimleri, duyuruları, oylamaları, toplantıları) bir kenara bırakırsak; bu kurumun en önemli perspektifi olan, kentin önceliklerini ehem-mühim dengesi gözetilerek üretilen düşüncelerin tarihe not sayılacak raporlarını çeşitli çalışma grupları ile belediye yönetimine sunması, kadın, çocuk, gençlik meclisleri gibi  demokrasiye, sosyal yaşama renk ve güç katacak, kentin önemli aktörlerini bir araya getirmek gibi artıları değerlendirmek için ilgili kanunun belirlediği sürenin dolmasına günler kalmışken, Erdek’in görüşülmesi, tartışılıp çözülmesi gereken sorunları azalmadan, oldukları yerde durmaktadırlar. 

Kentin kalkınmasındaki önceliklerin saptanması, vizyonunun berrak, anlaşılır ve sürdürülebilir olarak belirlenmesi, mantığın, uzlaşmanın ve ortak değerlerin, saydamlık, hesap verilebilirlik ve öngörülebilirliğin kolaylaştırılması için var olabilecek böyle bir yönetişim mekanizmasının Erdekt’te  yasal sürenin bitimine son birkaç gün kalana kadar, hali hazırda tesis edilmemiş oluşunu ‘en iyilerle, en iyisini oluşturmak, amacına yormak istiyorum. Yönetim bekleyen bir kentin gerçeklerine sadece karşıyı gören gözlüklerle bakıp, birkaç atanmış, ve  seçilmişin iş başa düştüğünde, yumurta kapıya geldiğinde, havaya atılan değneğin yere düşüşü kadar bir sürede, aldıkları anlık kararlar demokrasilerde işe yarasaydı, İngiliz, çok bilinen ‘ İki kafa tek kafadan iyidir’ sözünü söylemek için zahmete girmezdi. Görev ve çalışma ilkelerinin farkında olan, tarih, kültür, çevre, tabiat, uluslar arası gelişmeler, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı ön planda tutan kent konseyinin düşünce üreten bir kulüp misali dikkate alınmasıyla elde edilebilecek faydalara ve çözülebilecek sorunlara dair birkaç örnek vermem gerekirse: Temel geçim kaynaklarının çeşitlendirilmesi, geliştirilmesi ve sürdürülmesinden, çevre ve deniz kirliliğine, sağlık, trafik, eğitim ve güvenlikten, eğlence, kültür, sanat ve hobi alanlarına kadar sivil toplumun oluşturduğu  meclis ve çalışma guruplarının devlet mekanizmasının yanında kafa yormalarının sakıncası ne  olabilir! Benim elli yıldır izlediğim, aynı şablon, aynı etkinlikler, saygı ile andıklarımızın anısına denize bırakılan çelengin kararmış, dağılmış, çürümüş halde diğer deniz çöplerinin arasında kıyıya kafa attığı, aynı dekor, aynı koreografi, ve aynı sahne ile kutlanılan 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı; kent konseyinde kolları sıvayan bir çalışma gurubunun, yağlı direkten başka bu güne dair, izleyenler için getirebilecekleri yeni ve heyecan veren animasyonları, farklı dekor ve sahneleri, ve coşku içinde geçecek daha uzun bir kutlama zamanıyla, çeşitli su  sporları ve yarışmalarının sergilendiği, ileride Erdek için bir turizm ürününe dönüşebilmesi mümkünken, 1 Temmuz gününde ulusal basından ve çevre illerden Erdek’e yönelecek ilgi tüm kent sakinlerinin kazancı değil midir? 

Bir kentin yönetimindeki çoklu, sivil düşünce sisteminin öngörülü ve gelenekleri de kapsayan yapıcı avantajlarından ve denizden söz açılmışken; bu yaz sezonunun haricinde, elli senedir hiç tanık olmadığım, uygulamaları zamana not düşmek ve kent konseyinin olmadığı bir yerde Abdurrahman Çelebi olmayı kabullenerek, ben dile getirmek istiyorum. Her niyetin iyi sayılabilecek bir mantığı vardır; ancak, iyi irdelenmediği, başka kafaların söylediklerinin dikkate alınmadığında, eksik veya değişik sonuç vereceği kuvvetle muhtemeldir. Halkın denize girdiği plajlarda yüzenleri şamandıralı alanlarla koruma altına almak mantık, niyet ve kanunlar gereği her ne kadar çok olumlu da olsa, yüzlerce tekne sahibinin ve ailelerinin kıyıya yanaşma imkanlarının ortadan kaldırılması, Sahil Güvenlik botlarının kaygı yaratacak şekilde plaj alanında manevralar ve sirenlerle dolaşarak,  açığa doğru yüzmek isteyenleri (sanki bir yasak varmış gibi) şamandıralı alana ısrar ederek geri göndermeye çalışması, Kurbağalı Mevkiinde trafiğe açık yola cephesi veya çıkışı olmayan evler için mutfak tüpü, su damacanası gibi ağır siparişlerin araç girişinin kapatılmasından ötürü bir kabusa dönüşmüş olmasını ben değil de, keşke bu kentin konseyi dile getirmiş olsaydı.

Sıcaklardan kavrulduğumuz, dünyanın değişen ve dengesizleşen iklim şartlarından dolayı olsa gerek, ambulans seslerinin dinmek bilmediği kentteki araç parkı sorununa, deniz vasıtalarının demirleme ve bağlanma alanlarına, kapıdaki kuraklık ve deprem riskine kadar her şeyi mülki yönetim ve mahalli idareden beklemenin insafsızlık; bununla birlikte, iki kafanın tek kafadan daha iyi olduğunu anlatmaya çalıştım. Anlayana! Siz buna akıl, bilim ve erdemi eklemeyi unutmayın. Esen kalın.     


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —