Böyle bir soru soruyoruz. Çünkü nedenlerimiz var. 15 yıl boyunca eğitim adına okullarda alıkoyduğumuz çocuklarımız.
- Matematik öğrenemiyor,
- Fen bilgisi öğrenemiyor,
- Sosyal bilgiler öğrenemiyor,
- İkinci dili öğrenemiyor,
- Genel kültürü öğrenemiyor.
Bütün bunları nereden mi biliyoruz? LYS ve TEOG sınavlarının sonuçları ortada. TEOG´a giren çocukların doğru matematik ortalaması 2, Fen bilgisi ortalaması 5 tir. Bu sonuçların bizlere anlattıkları şunlardır. Birincisi, çocuklarımız soyut düşünmeyi öğrenememişler. İkincisi, analiz-sentez yeteneklerini geliştirememişler. Üçüncüsü, sorun çözmede yeterli algılamaya sahip değiller. Dördüncüsü ezberci bir eğitim modelinin kurbanı olmuşlar. LYS de durum pek farklı değil. Sınava girenlerin sadece 200.000´i dört yıllık lisans eğitimi alabiliyor. Oysa sınava giren öğrenci sayısı 1 milyon 800 bin dolayındadır. Gerçi bu sayının iki yüz bin olmasında kontenjan sorunu da etkili. Ancak yinede her yıl yaklaşık elli bin öğrenci sınavdan sıfır çekiyor. TEOG ve LYS deki başarı durumunu analiz ettiğimizde karşımıza çıkan gerçekler şöyledir.
1- Bölgesel arası farklılıklar,
2- Ailelerin ekonomik durumu
3- Ailelerin kültürel durumu
Üzülerek izliyoruz. Devlet eğitim ve sağlık hizmetlerini giderek özel sektöre devretmekte. Böyle olunca da parası olan iyi eğitim alıyor. Parası olan iyi sağlık hizmeti alıyor. Oysa bir sosyal devletin en önemli görevlerinden biri herkese parasız ve eşit eğitim hizmeti ve yine herkese eşit sağlık hizmeti sunmaktır. Eğer böyle yapılsaydı şimdilerde bu kadar özel okul, bu kadar özel dershane, bu kadar özel hastaneye gerek olur muydu? Harcanan yıllara, dökülen paralara yazık. Çünkü verilerin karşılığı bu değil. Alınan bu eğitim nitelikli, işe yarayan, yaratıcı insan tipi yetiştirmiyor. Öyleyse ne yapmak gerekiyor? Bu kadar kısır döngü nasıl kırılacak? Bir Devlet Büyüğümüz de dediği gibi ?Demokrasilerde Çare Tükenmez? Yeter ki çözmek isteyelim. Elbette bir çözümü vardır.