Nasrettin Hoca´nın da bulunduğu bir toplulukta, entelektüeller bir araya gelmişler.
Bilim konuşuyorlarmış.
Sanat konuşuyorlarmış.
Edebiyat konuşuyorlarmış.
Felsefe konuşuyorlarmış.
Söz dönüp dolaşıp ünlü düşünür Sokrates´e gelmiş.
Kimi entel Sokrates´in hayatını kimi dünya görüşünü, bir başkası eserlerini anlatıyormuş. Kimileri de ünlü düşünür hakkında merak ettiklerini soruyormuş.
Bu arada konuşanlardan biri Nasrettin Hocaya dönerek ? Hoca Efendi sen, sen bir soru sormak ister misin? ? demiş. Karnı fena halde aç olan hoca ? evet evet? diye yanıtmış.
Başlamış sorularını sıralamaya.
Bu Sokrates denen adam hiç yemek yemez miymiş?
Yemek yerse hangi yemekleri yermiş?
Yemeklerini kim hazırlarmış?
Evinde mi yermiş? Yoksa dışarıda mı?
Yemeklerini genellikle hangi saatte yermiş?
Fıkra bu ya; Hoca´nın açlık canına tak demiş. Onların kendisini hiç de ilgilendirmeyen, yüksek perdeden konuşmalarını dinleyecek durumda değilmiş.Kıssadan hisse?..
Başta sayın Başbakanımız, sayın bakanlarımız, tüm iktidar ve muhalefete mensup sayın vekillerimiz?
- Sizlere sesleniyorum!
- Halkımızın büyük çoğunluğu aç! aç!
- Kağıt üzerinde enflasyon %5,8.
Temel tüketim mallarında (et, süt, sebze, meyve, yakacak?v.b) %30
İşsizlik diz boyu. Resmi kayıtlara göre %16, gayri resmi olarak en az bunun iki katı.
Çiftçi kooperatif borcunu, banka borcunu ödeyemiyor.
İşçi, memur kredi kartı borcu batağına gırtlağına kadar batmış.
Çekler karşılıksız, insanlar bu yüzden hapislerde.
Kimse kimseye borç vermek istemiyor. Verse de geri alamıyor. En yakın dostlar arasında bile alacak verecek yüzünden kavgalar çıkıyor.Müthiş bir güven bunalımı var.
Taşıma suyla değirmen döner mi? Dönerse ne kadar süre döner?
Yani demek istiyorum ki sosyal yardım altında yapılan yardımlar daha ne kadar sürer?
Bu sadaka kültürü insanları tembelleştirmez mi? Tembelleştirmekten de öte onursuzlaştırmaz mı?
Gelin şimdi elinizden çıkardığınız Kamu İktisadi Kurumlarını ve onlara ait iş yerlerini aramayın!
Satılmasaydı ne güzel olurdu. Bu günlerde işsizliğe merhem gibi gelirdi.
Özel sektör işsizliğe ne kadar çare olabilirdi? Kaldı ki bu sektörün de kendi sorunları diz boyu.
Bir devletin öncelikle ?SOSYAL DEVLETİ? olması gerekmez mi?
Devlet kar amacı gütmez. Öncelikle vatandaşına iş,aş vermekle yükümlüdür.
Sağlık ve eğitim hizmetlerini parasız olarak sunar. Şunu çok samimi olarak söylüyorum: beni böyle bir yazı yazmaya kendimin değil, çevremdeki insanların çaresizliği itti. Ben insanım. Çevremde olup bitenlere karşı bana ne diyemem. Kayıtsız kalamam.
Bizim peygamberimiz ? Komşusu açken tok yatan bizden değildir ? demiyor mu?
Toklara soruyorum: rahat mısınız?
Sayın başbakanım, sayın bakanlarım, sayın vekillerim: Bırakın bize Sokratesleri anlatmayı. Birçoğumuz işsiz ve aç.
Önce karnımız doysun, sonra bize Sokrates´i de, Shakespeare de, Victor Hugo´ da kimi istersiniz onu anlatın.
Biz dinlemesini de biliriz?