BEDİRHAN AYDIN
Tarih: 10.11.2013 00:00
CENNET GENÇLERİNİN EFENDİSİ
Resulullah Efendimiz Hz. Hüseyin doğduğu zaman, kulağına, (O, cennet gençlerinin efendisi, seyyididir) diye seslenmişlerdi.
Hz. Üsame bin Zeyd, bir gece Peygamber (a.s.m)`ı gördüğünü ve Onun, (Bunlar benim oğullarımdır, kızımın oğullarıdır. Allah`ım ben onları seviyorum, sen de onları sev ve onları sevenleri de sev) buyurduğunu rivayet etmektedir.
Bir defasında da, (Hüseyin benden, ben Hüseyin`denim, Allahü Teâlâ Hüseyin`i seveni sever) buyurmuştu.
Hz. Hüseyin buyurdu ki:
Birgün yüksek dedemin huzuruna varmıştım. Übey bin Kâb da orada idi. Bana, "Merhaba, ey Ebu Abdullah, ey göklerin ve yerin süsü" diye hitap ettiler. Übey bin Kâb hazretleri dedi ki:
- Ya Resulallah! Gökler ve yer için, senden başka süs var mıdır?
Resulullah bunun üzerine buyurdular ki:
- Beni insanlara Peygamber olarak gönderen Allahü Teâlâ`nın hakkı için, Hüseyin bin Ali, yeryüzünün merkezinin süsüdür. Ondan ziyade süs, göklerin tabakalarıdır.
Bir gün Hz. Hüseyin, Resulullah Efendimizin yanında idi. Annesine gitmek istiyordu. Hava yağmurlu idi. Resulullah Efendimiz duâ buyurdu. Hz. Hüseyin eve gidinceye kadar, yağmur ara verdi.
Hz. Hüseyin`in ilk çocukluğu Resulullah Efendimizin derin sevgi ve şefkati içinde geçti. Ancak bu hâl, çok sürmedi. Zira Peygamber efendimiz vefat ettiler. Hz. Hüseyin, bundan sonra ilmini ve edebini babasının yanında tamamladı.
Hz. Hüseyin`in yüzü, karanlık gecede etrafını aydınlatırdı. Yaya olarak yirmi beş defa hacca gitti. Beraberindekiler bineklere binse de, kendisi binmezdi. Çok cömert idi. Buyurdular ki:
- Cömert, efendi olur; cimri, hor olur. Bu âlemde bir mümin kardeşinin iyiliğini, kendinden önce düşünen, öbür âlemde daha iyisini bulur.
Eshab-ı kiramdan Hz. Dıhye, devamlı ticaret için sefere gider gelirdi. Çok güzel yüzlü idi. Cebrail (a.s) çok defa Resulullahın huzuruna Dıhye şeklinde gelirdi. Bir gün Cebrail (a.s) Fahr-i âlem hazretlerinin huzurunda bulunuyordu.
O zaman henüz küçük olan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin`den biri, Cebrail (a.s)`ı gördü. Hemen kardeşinin yanına koşarak dedi ki:
- Dıhye, dedemizin yanında oturuyor, haydi gidelim.
Koşup mescide girdiler.
Cebrail (a.s)`ın dizlerine oturdular. Ellerini Cebrail (a.s)`ın koynuna soktular. Resulullah Efendimiz, torunlarının bu hareketini görünce hicâb edip, mâni olmak istedi. Cebrail(a.s), Resulullahın mahcup olduğunu görünce, dedi ki:
- Ya Resulallah! Niçin sıkılıyorsunuz? Fatıma teheccüd namazını kılarken, Hak Teâlâ beni gönderir, bunların beşiklerini sallardım. Böylece Hz. Fatıma rahatça namazını kılardı. Bazen da bunların anneleri namazdan sonra uyurken, bunlar ağlardı. Hak Teâlâ yine beni gönderir, anneleri uyanmasın diye, beşiklerini sallardım, ağlamazlardı. Çocukların bu hareketini bana karşı edepsizlik saymayın. Bunların yanıma gelip, ellerini koynuma sokmalarında bir mahzur yoktur.
Hz. Hüseyin hep babasının yanında idi. Babası şehit olunca, Medine`ye geldi. Yezîd`e biat etmedi. Kufeliler kendisini çağırıp halife yapmak istedi. Kardeşi Muhammed bin Hanefiyye, İbni Ömer, İbni Abbas ve daha nice eshab-ı kiram mâni oldular ise de, kabul etmeyip yetmiş iki kişi ile Mekke`den Irak`a yola çıktı.
Irak valisi Ubeydullah bin Ziyad, Ömer bin Sâd kumandasında bir ordu gönderdi. Ömer, geri dönmesini bildirdi ise de, İmam kabul etmeyip harp etti. 681 yılında Muharremin onuncu günü Kerbela` da şehit oldu. Yezîd bunu duyunca, çok üzüldü. "Allah İbni Mercane`ye (ibni Ziyad`a) lanet eylesin! Hüseyin`in isteklerini kabul etmeyip de onu şehit ettirdi. Böylece beni kötü tanıttı" dedi. Hz. Hüseyin`in mübarek oğlu Zeynelabidin küçük olduğu için öldürülmedi. Kadınlar ve İmamın mübarek başı ile Şam`a gönderildi. Allah şefaatlerine bizleri nail eylesin
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —