Erhan Göçmen
Tarih: 11.05.2014 00:00
ÇOCUKLARA VE DE KADINLARA ŞİDDET KONUSU
Ne yazık ki son yıllarda yaşadığımız çok sert geçen siyasi gündemimizle beraber yapılan seçimlerle maalesef güncel hayatımız içinde eğitimden spora kadar var olan onlarca sorunun konuşulmasını önlediğini ve her zaman olduğu gibi yine önlemeye devam edeceğini düşünenlerden birisiyim. Her ne kadar son günlerde çocuklara yapılan şiddet konusu nedeniyle çocuk sorunlarını konuşuyor olsak da ben çok kısa süre sonra yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle yine bu sorunun unutulmaya terk edileceğini söylemek istiyorum. Hatırlarsak eğer bir ara kadınlarımıza yönelik şiddeti konuşuyorduk ama araya belediye seçimleri girince her zaman olduğu gibi yine siyaseti öne alarak diğer konuları tartışmaktan vazgeçtik.
Bakınız bugün sadece ulusal basın dediğimiz İstanbul merkezli basın değil hemen hemen yerelde de başta kadın sorunları, çocuk sorunları, erken evlilikler, çocuk eğitimleri ve ruh sağlığı gibi son derece hassas konular üzerine yazılar yazarak toplumun dikkatini çekmeye dönük çalışmaların yeterince yapılmadığını söylemek istiyorum. Elbette siyaset konuşulmalı ama toplumsal hayatımızı ilgilendiren önemli konularında güncelimizden düşmemesi gerekiyor. Bu önemli konularda da yerel yönetimler, STK'lar, üniversiteler olarak topluma yön verecek birimlerin yan yana gelerek sorunların takipçisi olmalarını sağlıklı bir nesil yetiştirebilmek adına son derece gerekli bulanlardanım. Bu konu da 23 Mayıs 2013 tarihinde yayımladığım yazımı izninizle bir kez daha yayımlamak istiyorum.
TÜM ÇOCUKLAR İÇİN İLGİ GEREKLİ
Biliyoruz ki çocuklar bir toplumun geleceği. Ve yine çok iyi bildiğimiz gibi çocuklarımız için elimizden ne geliyorsa her türlü fedakarlığı yapmaya çalıştığımızda bir gerçek. Sonuçta çocuklarımızın iyi eğitilmesi veya onların iyi yetiştirilmesi demek toplum olarak gelecekte hem iç dinamiklerimizin iyi çalışması ve hem de toplumumuzun rahat ve huzurlu olması demek bir anlamda.
Ama yine çok iyi bildiğimiz gibi eğitim konusunda da gerek çevresel faktörler gerekse eğitimdeki farklı seçenekler veya ailece yapılan maddi desteklerin durumu maalesef çocuklarımızın yetişmesinde önemli faktörler olarak hala önümüzde durmaya devam ediyor.
Bakınız bunları neden düşündüğüme gelince; geçtiğimiz günlerde torunumla gezinti yaparken karşıdan gelen kızlı-erkekli yaşları 10-15 gibi olan 5-6 kişilik bir öğrenci grubuyla karşılaşmış ve inanmakta güçlük çektiğim inanılmaz bir argolu konuşmanın yanı sıra aralarında yüksek sesle bağırma ve itiş kakış dolu yapılan şakalara tanık olmuştum. Ve yine geçen gün okul yolu üzerinde öğrencilerin ders çıkışında birbirleriyle yol ortasında şaka yaparlarken bir aracın yolda onları nasıl beklediğini üzüntüyle izlediğimi hatırlıyorum. Ve yine geçenlerde okuduğum bir gazetede öğrencilerle yapılan bir gezide otobüs içindeki kavga eder gibi yapılan el-kol şakaları ve yüksek sesli konuşmalarla beraber otobüse verilen zararlardan söz ediliyordu.
Aslında bu tarz örneklerimizin çok olduğunu da iyi bildiğimizi düşünüyorum. Gerçekten son yıllarda her ne kadar okullaşma olarak epey mesafeler almış olduğumuzu söylemiş olsak da sosyal açıdan güncel yaşam dinamiklerine baktığımızda hala çok gerilerde olduğumuzu görebiliyoruz. Özellikle çocuklarımızı hayata hazırlamada çok gerekli olduğu ifade edilen sanat ve kültür çalışmaları, ferdi ve takım sporları gibi bu gün çağdaş dünyada olabildiğince önemsenen çalışmalar maalesef bizim ülkemizde hala en alt düzeylerde görünüyor.
Örneğin bu gün kentlerimizdeki çocuklara ait oyun alanlarını veya ne bileyim spor alanlarını biraz düşünelim ve soralım en yakın çevremizde çocuk başına düşen yeşil alanların veya spor alanlarının durumu nasıl acaba? Bu noktadan hareketle yerel yönetimlerimizin bu konularda yakın veya uzun vadede planları var mı? Daha da önemlisi bu gün çocuklarımız için bir spor alanı kurmaya kalkışsak acaba bir vatandaş olarak desteğimiz ne olur acaba?
Tamam, spor yok da diğer sanat ve kültüre, müziğe, tiyatro ve çevreye, arkeoloji ve kitap okuma alışkanlığı gibi insan gelişiminde pozitif katlıları olan çalışmalar üzerinde yapılan çok cılız ve sığ çalışmalar dışında ciddi olarak sürdürülebilen neler yapılmakta acaba?
Baktığımız zaman niyetimizin tüm çocuklarımızın iyi yetişmesi yönünde olduğunu iyi biliyoruz ama tüm bu iyi şeylerin gerçekleşebilmesinin de sadece dilek ve temennilerle olmadığını da artık görmemiz gerekiyor.
Örneğin eğitim sezonunun son zamanlarına geldiğimiz şu günlerde ÇOCUKLARIMIZLA İLGİLENELİM hatırlatmaları üzerinden toplum olarak okullarımızla ne kadar ilgiliyiz acaba? Unutmayalım ki çocuk eğitiminde sadece anne ve baba ilgisinin yeterli olmadığını, çevre faktörlerinin de önemli yanı sosyal bir dayanışmanın, sosyal bir ilginin de gereği üzerinde durabilmeliyiz.
Demem o ki özellikle son yıllarda internet bağımlılığı ve dershaneler ile çocuk yaşamının sadece ev ve okul ile sınırlanması veya bu hale dönüşmesi konusunda pratik olarak çözümlerimiz var mı?
Bakınız geçtiğimiz günlerde Avrupa`da yaşayan bir yurttaşımızla bu konuda konuşurken, Onların, yani Avrupalıların çabası; sadece kendi çocuklarının iyi yetişmesi için değil çevreleri ile birlikte iyi yetişmelerinin gerektiğini düşünüyorlar. Yani onlar kendilerinin ne kadar varlıklı veya imkanlarının geniş olduğunu düşünseler bile kendi çocuklarının diğer çocuklarla hayat içinde yürürken yollarının bir şekilde kesişmesi hadisesinin her zaman mümkün olabileceğini düşünmelerinden ötürü çocuk eğitimine dört elle sarılarak konuya bir bütünlük içinde baktıklarını söylüyordu. Ve ekliyor arkadaşımız, ihtiyaç gördüklerinde devlet imkanları yanında gerçekten vatandaşlarca da bir imece, bir desteğin, bir yardımlaşmanın her zaman yapılmakta olduğunu söylüyordu arkadaşımız.
Sanırım bizim toplum olarak eksiğimizde bu noktada başlıyor gibi. Gerçekten kendi çocuklarımız için her türlü fedakarlıktan kaçınmıyoruz, tamam, bu doğru bir şey ama iş sokağımızdaki, mahallemizdeki veya kentimizdeki diğer çocuklarımıza gelince ne kadar fedakarlıklarda bulunabiliyoruz bence bu sorunun üzerinde de çok durulmalı artık.
Demem o ki gerçekten çağdaş bir toplum yaratmak istiyorsak eğer bunun için olabildiğince toplumsal düşünerek ve de KATKI yaparak ortak projelere destekler verebilmeliyiz.
Ve kısaca, ne zaman tüm çocuklarımızı bizim çocuklarımız olarak görmeye başlayacağız sanırım işte o zaman ben çağdaşlık merdivenlerini tırmanmaya başlayacağız diyorum.
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —