,
Bugün, 1 Temmuz 2025 Salı

İSMAİL HAKKI ÖZSARI


Eh çocukluk işte…

Eh çocukluk işte…


Bildiğiniz gibi Güney Amerika ve Orta Amerika ülkelerinde sık sık askeri darbeler olur.
Yine bir Güney Amerika ülkesinde darbe olur. Ülkenin yazarları, düşünürleri, aydınları cezaevine konur. Uzun bir süre, örneğin bir yıl kapalı tutulduktan sonra sadece bir yakınıyla ve beş dakika görüşmelerine izin verilir. Herkes görüşmek istediği kimsenin ismini ve yakınlık derecesini günler önceden ilgililere bildirilir. Bir şair olan Marko`da görüşmek için küçük kızının ismini verir.
Nihayet görüşme anı gelir. Şair`in ismi anons edilir. Marko görüşme yerine doğru doğru yöneldiğinde, kapının arkasında elinde bir kâğıtla küçük kızının kendisine heyecanla koştuğunu görür. Tam bu sırada kapıda bekleyen iri kıyım, bet sesli kızın karşısına dikiliverir. Tok bir sesle, “Dur bakalım. Elindeki ne. Kontrol edilmeden görüşme yerine girmek yasak” der.
Küçük kız: “Kuş resmi. Babama götürüyorum.”
Görevli: “Hayır gidemezsin. Önce yasaklar listesine bakmalıyım. Kuş resmi serbestse geçebilirsin.”
Görevli kendine has, ukala tavırlarıyla listeyi dikkatlice inceler. Sonuçta küçük kıza döner ve “Hayır kuş resmini cezaevine sokmak yasak” der. Ve küçük kızın elindeki kâğıdı yırtıp atarak, “Hadi geç bakalım” der.
Zavallı kız ağlayaraktan babasına koşar. Boynuna sarılır. Hıçkırıklara boğulmuş bir vaziyette, “Babacığım sana kuş resmi yapmıştım. Görevli amca yırttı” der. Zaten çok kısa olan görüşme süresi sona eriverir.
Aradan bir yıl daha geçer. Yine görüş günü belirlenir. Şaire kiminle görüşmek istediği sorulur. O da yine küçük kızının ismini yazar verir.
Beklenen an gelir. Kız kapıda belirir. Yine elinde bir kâğıt. Aynı görevli bu defa da karşısına dikilir ve bir önceki tavırlarıyla sorar. “o kâğıt ne.”
Küçük kız: “Ağaç resmi.”
Görevli: “Dur bakalım. Önce bir yasak listesine bakalım. Ağaç resmi yasak mı?”
Listeyi şöyle bir tepeden tırnağa inceledikten sonra, “Geçebilirsin. Ağaç resmi yasak değilmiş” der.
Küçük kız elindeki kâğıtla koşa koşa gider babasını kucaklar ve elindeki kâğıdı verir.
Babası: “Hımm ne güzel ağaçmış. Baksana meyveleri de var” der.
Kız etrafına dikkatlice baktıktan sonra parmağıyla da sus işareti yaparak, “Babacığım onlar meyve değil. Kuş kuş. Onları sana getirebilmem için yaprakların arasına sakladım.”
Çocukluk böyle bir şey işte.
Bize de çocukluğumuzda yerde yatan insanın üzerinden atlamamız öğütlenirdi.
Kazara atlamışsak tekrar geri atlardık. Zira üzerinden atlanan kimse küçük kalır ve hiç büyümezmiş.
Nur içinde yatsınlar. Allah mekânlarını cennet eylesin. Rahmetli anam ve babam sıcak bir Temmuz günü ekin biçmekten gelmişlerdi. Bilenleriniz vardır. Köy evleri topraktan olur. Kışın sıcak, yazın serindir. Odada yere serilmiş şilteler (minder) üzerine yan yana uzanmış o yorgunlukla mışıl mışıl uyuyorlardı. Bu manzara yıllar sonra bugün hala gözlerimin önündedir.
Bu arada üzerinden atlanan insan hiç büyümez özentisi aklıma geldi. Hemen üzerlerinden atlamaya başladım. Defalarca atladım. Çünkü ne kadar çok atlarsam o kadar küçük kalacaklar ve de o kadar geç öleceklerdi.
Eh çocukluk işte…

  • BIST 100

    9948,51%5,78
  • DOLAR

    39,81% -0,22
  • EURO

    46,84% -0,04
  • GRAM ALTIN

    4220,25% 0,48
  • Ç. ALTIN

    6644,83% -1,42
  • Salı 32.9 ° / 15.9 ° Güneşli
  • Çarşamba 30.4 ° / 13.1 ° Güneşli
  • Perşembe 31.4 ° / 13.2 ° Güneşli

Balıkesir

01.07.2025

  • İMSAK 03:44
  • GÜNEŞ 05:38
  • ÖĞLE 13:17
  • İKİNDİ 17:14
  • AKŞAM 20:47
  • YATSI 22:32