ÖNDER BALIKÇI

Tarih: 07.08.2014 21:37

Gazetecinin ölümü

Facebook Twitter Linked-in

İstanbul’da, Galatasaray’ın Metin Oktay SporTesisleri’nin otomatik kapısına sıkışan foto muhabiri Erkan Koyuncu, can verdi. Bu ölümün adı kesinlikle kaza olamaz. Zaten savcılıkça hazırlanan raporda da, kapıyı gören güvenlik kameralarının bir haftadır çalışmadığı, kapının güvenliğini sağlayan sensörlerin bulunmadığı belirtiliyor.
Korkunç bir ölüm! Kompresör ve basınçla gelip kapanan kapının, bir otobüsü bile parçalayacağı bildiriliyor.
Türkiye’de, son dönemlerde gazeteciler, zaten içinde bulunduğumuz gergin siyasi ortam nedeniyle çok zor koşullarda görev yapmaya çalışıyor. Yandaş gazetecilik, meslek ilke ve ahlakından sapmış durumda. Gazetecilerin çoğu, sendikasız… Her an kapıya konulma riski altında görev yapıyorlar. Yazdıkları haber veya yorumlar için tehditler alıyor, saldırıya uğruyor, hatta öldürülüyorlar.
Bu ortam ve koşullarda görev yapmaya çalışan gazeteciler, başta spor kulüpleri olmak üzere kurum ve kuruluşlardan saygı ve mesleklerini yerine getirebilmeleri için yardım, en azından da saygı bekliyorlar.
Türkiye’de insan yaşamı ucuz. Hele hele gazeteci yaşamı! O kadar ucuz ki, bir anda buruşturulup atılacak bir kağıt parçası kadar değersiz!
Başka bir ülkede, bir spor kulübünün kapısında böyle bir ölüm olayı asla yaşanmaz. Zaten yaşansa, yer yerinden oynar.
Şimdi ne mi olur? Hiç! Kısa süre içinde bu olay unutulur, gider! Ölen, öldüğüyle kalır. Çünkü, bir gazetecinin, halk deyimiyle “pisi pisine” ölümü, kimseyi fazla ilgilendirmez! Çünkü o, gazetecidir!
Aslında ölen, gazeteci de değildir. Asıl ölen, insanlık ve vicdandır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —