Dağ köyünün birinde hiç cenaze olmazmış
Çünkü temiz hava doğal beslenme bunun başlıca nedeniymiş
Ancak köyün hocası bu duruma bozuluyormuş
Bunun için de köyden ayrılacağını söyleyip dururmuş
İki muzip arkadaş aralarında bir karar almışlar
"Birimiz mahsus ölelim hocaya bir oyun oynayalım, "Mezarlığın girişine gelince tabutu tıklatınca kalkarız" demişler
Ve aynen tatbik etmişler
Biri mahsus ölmüş diğeri cenaze işi ile meşgul
Hocanın neşesi yerinde
Güzel bir sela vermiş, defin işi başlamış
Cenaze mezarlığın kapısına gelmiş, arkadaşı tabutu tıklatmış ses yok!
Mezarın başına gelmişler tabuta vurmuş yine ses yok
Gömecekler arkadaşını
Mezara indirirken, "Durun" diye bağırmış
"O ölü değil şaka yaptık" demiş.
Hoca arkadan patlamış, "Sen ne diyorsun be, ben onu o hale getirmek için kaç tane susak paraladım haberin var mı?
* * *
Ağır Olmadı mı Derviş?
Vaktiyle bir derviş berbere gelir
"Vur usturayı berber efendi" der.
Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar ve diğer tarafa usturayı vuracakken, mahallenin kabadayısı içeri girer
Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış tarafına sert bir tokat atar...
"Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım" diye bağırır
`Dövene elsiz, sövene dilsiz` olan, halktan gelen her şeyin Hak`tan geldiğine inanan derviş, sabreder
Fakat kabadayının tıraş esnasında da dili durmaz, sürekli alay eder derviş ile
`Kabak aşağı, kabak yukarı
"
Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkandan çıkar
Henüz birkaç metre gitmiştir ki, kontrolden çıkan bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelerek kabadayıyı altına alıp sürükler
Kabadayı oracıkta feci şekilde can verir.
Berber dervişe bakar, sorar
"Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?"
Derviş düşünceli bir şekilde cevap verir
"Vallahi gücenmedim ona
Hakkımı da helal etmiştim
Gel gör ki, kabağın da bir sahibi var
O gücenmiş olmalı!"
Saygıyla, sağlıkla, sevgiyle kalın
