Vakti zamanın birinde suç işleyen adamın tekiniz mahkemeye çıkarırlar. Hakim sorup soruşturduktan sonra kararını verir: "Bu adamı alın götürün, açık arazide kurumuş bir dala sımsıkı bağlayın. Çırılçıplak soyun. Üzerinde de baştan aşağı bolca bal sürün." der.
Dedikleri aynen yapılır. İlerleyen zaman içinde bal kokusunu alan bal arıları, eşek arıları ve bilumum sinek çeşitleri adamın üzerine üşüşür. Adam dayanılmaz acılar çeker.
Nihayet birkaç gün sonra oradan geçen birisi adamı görür ve haline acır. Üzerindeki böcek türünden kovmaya kalkar.
Suçlu adamın yanıtı şöyle olur: "hemşerim sakın kovalama onları."
Yolcu: "Niçin?" diye sorar.
Adam: "Bunlar artık doydu, pek zarar vermiyorlar. Eğer şimdikiler giderse ardından açlar gelir ve benim halim nice olur?" diye yanıtlar. (Görülmüştür ki bazı sinekler hiç doymuyor!)
Sevgili okurlarım, benim kuşağım çok iyi hatırlar. Halk olarak biz bunların nicelerini doyurduk. Hayali ihracatçı Yahya mı dersin? Davulcu damat nam-ı diğer Jaguarcı Asım mı dersin? Banka içi boşaltan Civan prensler mı dersin saymakla bitmez...
Öyküde anlatıldığı gibi onlar gitti. Bu sefer de kutucular, sözüm ona hayırseverler... ve benzerleri türedi.
Halkımız arasında rüşvet öylesine olağanlaşmış ki; söyleyecek bir şey bulamıyorsunuz.
Şu söylemlere bakar mısınız:
"BAL TUTAN PARMAĞINI YALAR"
"DEVLET MALI DENİZ YEMEYEN KERİZ"
"HELAL OLSUN ADAMA, AKILIYMIŞ NASIL DA KISA ZAMANDA KÖŞEYİ DÖNDÜ"
Hele bunlardan bir tanesi var ki tek cümlelik bir destan adeta. Geçmişi özetlediği gibi geleceği de anlatıyor. Hiçbir söz bu kadar özlü ve özet değil.
"ABİ HIRSIZLAR, YİYORLAR AMA İŞİ DE BİTİYORLAR. HELAL OLSUN ONLARA"
Ve bunlar yapılırken çoğu kez halkımız güzel dinimiz Müslümanlıkla aldatılıyor. Oysa, Müslümanlık, sade, gösterişsiz yaşamayı, israftan uzak durmayı, haksızlığa karşı çıkmayı, dürüst olmayı emreder.
Bu illetten kurtulmak için, insanların görevlerinin değiştirilmesi yetmez. Değer yargıları tekrar gözden geçirilmelidir. Yoksa hızsıza hırsız diyemeyerek ya da benim hırsızım iyidir deyip onları korumaya kalkarsak sonuç er ya da geç felaket olacaktır.
