"Her insanoğlu gibi biz de etten, kemikten, sinirden müteşekkil bir varlık olduğumuz için, zaman zaman hislerimize yenik düştüğümüz de oluyor.
Ne kadar `öfke kontrolü` uygulamaya çalışsanız da, bazen öylesine olmadık olaylarla karşılaşıyor ve abes olmanın ötesinde, karalamanın akla hayale dahi gelmeyecek uygulamalarına muhatap oluyorsunuz. İşte o zaman farkında olmadan kendinizi kaptırıp, bu karalamalara bir cevap verme gerekliliği hissediyorsunuz.
Oysa ki, karşınızdaki zaten sizi kendi mecrasına çekmek için böyle bir saldırıda bulunmakta ve sizi bu tuzağa çekmeye çabalamaktadır. Önemli olan o tuzağa düşmemekdir. Doğrusuda budur. Fakat, işte dediğim gibi kimi zaman hislerinize yenik düşüp, karşınızdakinin tuzağına da düşme durumunuz söz konusu olabiliyor."
Okuduğunuz bu satırlar, Bandırma`da infaz edilen Gazeteci Cihan Hayırsevener`in son yazısından bir bölüm.
Gazetesinin köşesinde yazdığı son makalesinde başına gelebilecek olası felaketi sanki satır aralarına gizlemiş
Kendisiyle 1999 yılında dönemin MHP Bandırma İlçe Başkanı Şükrü Berber beyefendinin sahibi olduğu Genç Bayrak Gazetesi`nde tanıştım. 10 yıldan bu yana süren abi kardeş ilişkisi ilk gün tanıştığımdan son nefesini verdiği dakikaya kadar hep aynı çizgide devam etti.
Genç Bayrak`tan ayrıldıktan sonra kendine ait G.M. Yaşam isimli gazete çıkarmaya başladı. Ayda bir kez yayınlanan gazete Bandırma çevresinin sesi kulağıydı. 2003 yılına gelindiğinde Martaş işletmecisi ile ortaklığa gidip günlük yayın hayatına geçiş yaptı.
Son yazısında, "karşınızdaki zaten sizi kendi mecrasına çekmek için böyle bir saldırıda bulunmakta ve sizi bu tuzağa çekmeye çabalamaktadır. Önemli olan o tuzağa düşmemektir" dememişmiydi. Ama bu açıklamasının aksine maalesef tuzağa düşürüldü ve Balıkesir`in ilk basın şehidi oldu.
Hayırsevener, tıpkı Milliyetçi İlhan Darendelioğlu (Ortadoğu-1979), İsmail Gerçeksöz (Ortadoğu-1980), Ulusalcı Uğur Mumcu (Cumhuriyet-1993), Necip Hablemitoğlu (yazar-2002) gibi infaz edildi.
18 Aralık 2002 Hablemitoğlu`nun öldürüldüğü tarihti. Hablemitoğlu`nun ölümünün 7. yıldönümünde Hayırsevener`in katledilmesi ne kadar tesadüf değil mi?
Hablemitoğlu, geride ne bıraktı?
Ölümünden önce yazdığı kitaplarında bugünün Türkiyesi`ni yazdı.
Hayırsevener`in ne bıraktığına gelince; Gerçekliği tam bir özgürlük içinde dile getiremeyen aklın, akıl olamayacağını.
2009 yılının Ocak ayında ismini vermek istemediğim bir kurumda basın açıklaması yapılmasına başlanacağı saatlerde açıklamayı yapacak olan şahsın, şahsımı küçük düşürücü ifadeler kullanmasına bizzat tanık olan Hayırsevener`in, toplantının bitiminde üzüntüme ortak olmasını, şahsıma manen destek vermesini hayatım boyunca unutamam.
İnanılmaz boyutta Bandırma sevdalısı olan gazeteci abimiz, çok sevdiği şehrin göbeğinde canını alacak şekilde hain bir saldırıya uğrayacağını nereden bilebilirdi ki?
Gönül isterdi, Balıkesir`in ilk basın şehidinin sevdalısı olduğu Bandırma`nın kucağında sonsuza kadar yatmasıydı.
Eşi ve çocukları babalarının çok sevdiği şehirde katledilmesine kahroldu, burada toprağa verilmesini kesinlikle istemedi ve onu doğup büyüdüğü İstanbul`a götürdü.
Düşünen insanların kanlı infazlarla ortadan kaldırılmadığı bir Türkiye özlemiyle..
Ruhun şad olsun canım abim, seni asla unutmayacağım.
