HUKUK KAYNAKLARIMIZ

Hukuk kaynaklarımız nelerdir? Din, töre, gelenek ve görenek, evrensel genel kabuller veya retler. Listeyi daha da uzatabiliriz. Sonuçta anlaşmazlığa düşen bireylerin başvuruda bulunarak adalet umdukları bir mekanizma. Bu mekanizma ne kadar hakkaniyet ölçüleri içerisinde işlerse o toplumdaki bireyler o kadar mutlu, yanlış işlerse de o derece mutsuz olurlar. Eskilerin tabiriyle ?Allah düşürmesin, ama yokluğunu da göstermesin? diyerek dengeli bir yaklaşım sergiledikleri iki sektörden biridir hukuk.
İlk elden verilen emrin ve gönderilen genelgelerin görev başındaki memurların anlayışına göre değişik uygulamalara dönüştüğü de dikkate alınırsa konunun hassasiyeti daha da iyi anlaşılacaktır. Devletin her biriminde en üstten, en alta ve en ücra köşelere kadar verilen emirlerin ve gönderilen genelgelerin nasıl uygulandığını denetlemek o emri ve genelgeyi yayınlamak kadar önemlidir. Emrin ve genelgelerin uygulanış şekli doğrudan üst yöneticilere mal edileceği için bu kontrol son derece önemlidir. Hatta ve hatta bazı kötü niyetliler elinde bu uygulamalar ile üste karşı geniş bir efkar-ı umumiye yani kamu oyu oluşturulabilir.
Bir işi, bir projeyi başlatmak kadar safha, safha mutlaka ara kontroller yapılmalı, varsa tıkanıklar önü açılmalı, kötü niyetli uygulayıcıların önüne geçilmelidir. Örneğin bir annenin ya da babanın büyük olan kardeşe söylediği ?küçük kardeşini uyar? sözü küçük kardeşin suratına bir tokat olarak patlamamalıdır. Bunun kontrolünü ebeveyn çok iyi yapmalıdır. Yapılması istenen açık ve net olmalı, yoruma yer bırakmamalıdır. O yüzden devletin yazı dili sade olmalı, kısa cümlelerden oluşmalı ve sıradan bir vatandaşın anlayacağı hale getirilmelidir. Böylece yanlış yorumlamaların ve yanlış uygulamaların önüne geçilebilir.
Adalet mülkün temeliyse ve devletin de diniyse buna en başından en sonuna kadar hepimizin dikkat kesilmesi şarttır. Geciken adalet, vicdanları kanatan her haksız karar, kelebek etkisinin negatif versiyonunu tetikleyebilir. Özellikle görev gereği devlet adına hareket eden ve karar veren herkes son derece hassas olmalı, cezayı alan vicdanen ?Ben bunun hak etmiştim? diyebilmelidir.
Önümüzdeki on yılların şekillenmesi değerli devlet yetkililerimizin bugün alacakları kararlara ve yapacakları uygulamalara bağlıdır. Tarihteki tüm Türk devletlerinin zaafa uğradıkları tek noktanın iç meseleleri olduğu düşünülürse konunun hassasiyeti daha da iyi anlaşılacaktır. Görülen hiçbir aksaklık görmezden gelinmemeli, yetkililer uygun bir lisanla ve iyi bir niyetle uyarılmalıdır. Suçun şahsiliği ilkesi ve tersi kanıtlanana kadar herkes suçsuzdur kaidesi olmazsa olmazımız olmalıdır. Hayata kasteden ve ölümcül bir hastalık olan kanser tedavisi için olağanüstü şartlarda başvurulan ışın tedavisinin sağlam hücreleri de öldürdüğü gerçeği hesaba katılmalıdır.
Yüksek moral ve huzur nasıl kanseri yeniyorsa toplumsal huzur ve karşılıklı güven duygusu da toplumumuzu kemiren ve adeta onun kanseri olan terör hastalığını da yenecektir.
Bütün kararlarımızın adil olacağı, vicdanları tatmin edeceği, toplumsal güven endeksimizin tavan yapacağı o güzel ve mutlu günlere beraberce el ele.