ÖNDER BALIKÇI

Tarih: 04.09.2012 00:00

Huysuz ihtiyarlar

Facebook Twitter Linked-in

Yazar, kişisel gelişim uzmanı Doğan Cüceloğlu`nun bir söyleşisini izliyorum. İhtiyarlık dönemi için şunları söylüyor:
"İki çeşit ihtiyarlama vardır. Bazı kişiler, ihtiyarlıklarında çekilmez olurlar. Her şeye karışırlar. Bunlar, huysuz ihtiyarlardır. Bazıları ise ihtiyarladıkça daha sevecen olurlar. Anlayış ve hoşgörüleri gelişir. Bunlar da sevimli ihtiyarlardır. Siz de yaşlılığınızda sevimli olun…"
Çevrenize şöyle bir göz attığınızda göreceksiniz ki, huysuz ihtiyarlar hiç de az değil. Her şeyi kendisinin bildiğini sanan, her şeyi eleştiren, hiçbir şeyden mutlu olmayan, kendisi huzurlu ve mutlu olmayı başaramadığı için çevresindekine de büyük mutsuzluk veren ihtiyarlar, gerçekten de çekilmiyor.
Umut ve hayâllerin gerçekleşip gerçekleşmemesiyle huysuz ihtiyarlığın doğrudan ilgili olduğunu düşünüyorum. Hayâl etmek, ne kadar güzel!
Adamın biri, her mehtaplı gecede alır başını deniz kenarına gidermiş. Döndüğünde, çevresindekiler ona şu soruyu sorarlarmış:
"-Ne gördün?"
"-Dünya güzeli deniz kızları gördüm. Altın saçlarını, gümüş taraklarla tarıyorlardı" diye yanıt verirmiş, hep. Bir gece yine tek başına deniz kıyısına vardığında, gerçekten dünya güzeli deniz kızları görmüş; altın saçlarını, gümüş taraklarla tarıyorlarmış. Döndüğünde, çevresindekiler yine sormuşlar:
"-Ne gördün?"
"-Hiç" demiş. "-Hiçbir şey…"
         * * *
Yaşamın hangi döneminde olursanız olun, umutlarınızdan ve hayâllerinizden vazgeçmeyin. Çünkü onlar, sizi yaşama bağlayan değerlerdir. En fakir insan, kuruşu olmayan değil, hayâli bulunmayandır. Bir kişinin ne kadar büyük olduğunu, hayâllerinin büyüklüğüne bakarak anlayabilirsiniz.
Hayâller, gerçekleştirilmek içindir. Onlara ulaşamayacağımıza şartlanıp, ölmelerine izin vermek, yaşamdan vazgeçmekle eşdeğerdir.
Son söz, Cenap Şahabettin`in:
"Daima ara. Bugün altın ararken bakır bulursun, yarın bakır ararken, altın…"

Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —